GÖNÜLÜ DİL YAKIYOR.

Asumana gerince gönlümün aylasını 
Eşkiya yüreğimden bin debi Nil akıyor.
Afakanlar basınca aklımın yaylasını
Sürek avı boyunca gönülü dil yakıyor.

Gözler binbir riyada,dudak bükmekte saflık,
Tek ayak havadayken,yeminler hep musaflık
Herkes okyanus,derya, her can ise asaflık
Bu nasıl bir mezat ki, can cana zil takıyor

Her tür sıfat ve fiil,dile pelesenk olmuş
Sanatın merkezine kara sinekler dolmuş
Üç kuruşluk pezevenk ,pinekte kazı yolmuş
Aslana öykünen canın ,gözünden fil bakıyor.

Nice olmazı bir can, fütursuzca oldurmuş
Akıl yürek dostluğu, miyadını doldurmuş
Bir kök ayrık otu ki ne çimenler soldurmuş
Humus yüklü topraklar,bak şimdi kil kokuyor

Kalıplara bakınca, “budur” dersin ilk önce.
Aslan,çakal aynıdır,bakar isen tek gönce
Anlarsın ki kuzu kurt, gün geceye dönünce
Bülbülün yuvasında gör ki bir çil şakıyor.

Hasbelkader dengini bulursa da bir çift öz
Tek iple iki boynu vuruverir bir kem söz
Karışmış ne yazık ki ,köçek ile has dansöz
Yemlik taktığın öküz ,gözüne mil kakıyor.

Nermin Akkan

Asaf: vezir,

www.kafiye.net