DÜŞÜNÜN

Düşünün;

Kimler üzdü siz şimdiye kadar? Kimler okşadı ruhunuzu, yüreğinizi, en sıcağından?

Kaç yetimi doyurdunuz, kaç çocuğun geleceğine umut oldunuz, kaç mutsuza omuz…

Sevdiniz mi yürekler dolusu ya da sevildiniz mi?

Sever gibi yaptığınız oldu mu sevmediğiniz hâlde?

En çok ne zaman yara açıldı yüreğinizde?

Beklediniz mi birilerini, gelmeyeceğini bile bile?

Ön yargılarınızı yıktınız mı yaklaşırken çevrenizdekilere?

Akrabalarınızla ilişkileriniz nasıldı? “Akrabanın ettiğini akrep etmez” mi dedirttiler yoksa size?

Ya ihanet… Hiç tattınız mı bu duyguyu? Ya siz… Siz ihanet ettiniz mi dostum dediklerinize? Neydi dostluğun ölçüsü, hiç düşündünüz mü?

Güvenilir olduğunuz konusunda kendinizden emin miydiniz? Hep kendi tarafınızı mı tuttunuz olayları değerlendirirken? Haksız olduğunuzu da kabul ettiniz mi zaman zaman? Sütten çıkmış ak kaşık mıydınız her zaman? Bile bile hatalar yaptığınız olmadı mı?

En son ne zaman iltifatlar ettiniz kendinize?

Sevinçlerinizi, üzüntülerinizi kimler paylaştı şimdiye kadar? Ya siz… Siz kimlerle paylaştınız?

Hiç pişman oldunuz mu birilerine sır verdiğiniz için?

İyi bir evlat olabildiniz mi? Ya da iyi bir anne-baba…

Dost kazığı yediniz mi hiç?

Hep güllük gülistanlık değildi elbette hayat; zorluklarını kolaylaştırmanın yollarını aradınız mı? Ömür denen sayılı günleri nelerle doldurduğunuzun muhakemesini en son ne zaman yaptınız?

Vicdanınıza hesap vermek zorunda kaldınız mı hiç?

Düşünün…

Düşünün işte, hayata dair başka ne varsa…

İsterseniz yani…

Ülkü Duysak
www.kafiye.net