Üsküdar Güzeli

Yine akşam oluyordu İstanbul’da.
Yine hüzün çökmüştü içine,
Üsküdar güzelinin içi burkuldu yine.
Sarışındı o, kahverengi gözlüydü
Boğazda bir oturağa ilişmişti.
Güneşin batışını seyrediyordu.
Fatih üzerinde güneş henüz kaybolurken;
Karşı kıyıdaki Beşiktaş’ı seyrediyordu.
Sonra gözleri Kızkulesini aradı boğazda,
Sanki gözleri nemlenmişti.
Ağlamak geldi içinden ama ağlamayacaktı.
Rüzgarın esintisiyle
Yüzünü hafifçe kapayan sarı saçlarının;
Gizlenen, gülümseyen yüzü
Çevreye mutluluklar dağıtıyordu.

Yalnızlık acısıydı onu bu hale sokan.
Dizleri sanki dermansız kalmıştı.
Vücudu isyanları oynuyordu.
Ya Kahverengi gözleri?
Onlar da kendisini dinlemek istemiyor!
Ama o Üsküdar güzeliydi
Ağlayamazdı asla,
Kendisine ağlamak yakışmazdı,
Boğazında düğümlendi bütün hıçkırıklar.
Yalnızlık acısı belini de kırmıştı.
Geçen yılların acısını ise unutmak mümkün değildi.
Bir taraftan da kızıla dönen güneşi izlerken,
Beşiktaş sırtlarındaki geçmişini anımsıyordu.
Kendisine kuvvet veren o güzellikleri hatırladı.

Birden gülümseme geldi yüzüne.

O Üsküdar’ın en güzeliydi
Sarışın, kahverengi gözlüsüydü.
Güneş batmış, akşamın serinliği
Hafifçe tenine değince
Sevdiği geldi aklına,
O da böyle hissettirmezdi yaklaştığını ona,
Ve sessizce sarardı onu.
Birden ürperdi olduğu yerde,
Derin düşüncelere dalmıştı.
Gecenin karanlığa girdiği anda;
Yıllarca derman dağıtan elleri,
Derman dağıtmak için koşan ayakları,
Bütün acıları gizleyen o gülen gözleri,
Sanki şu an yalnız bırakıyordu onu.
Şimdi ona derman olacak eller arıyordu sanki
Bir defa da ona derman olunsun ne çıkar?
Bir defa da ona gülen gözler baksın!
Bir defa da ona dokunsun derman dağıtan eller!

Kalkma vakti gelmişti artık.
Sessizliğe giden gecede tek başına,
Derman bekleyen yüreğiyle,
Mahzunlaşan Üsküdar’ın sarışın güzeli,
Gözlerinden akan iki damla inciyi avuçlarının içine aldı.
Saçlarına bir anda vuran rüzgarın esintisinde,
Yavaş yavaş ayağa kalktı,
Bir daha Beşiktaş sırtlarına baktı.
Fatih sırtları ışıklara bürünmeye başlamıştı.
Yüreğine inmek isteyen ışık gibi parlıyordu,
Ama o kalkmalıydı artık,
Evine gitmeliydi.
Yılların verdiği yorgunluk ta olsa
Derman dağıtan elleri ile sarı saçlarını topladı.
Yüzüne gelen tebessümle yavaşça ayağa kalktı.
Rüzgar hala ona gecenin bu karanlığa gidişinde.
Sanki yeni mutluluklar fısıldıyordu kulağına.
Hoşça kal Üsküdar güzeli derken kıyıda.

Davutlar-Kuşadası/31.08.2006
Hüseyin DURMUŞ
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net