Sen Yokken

Sen yokken, elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibiyim. Mahzun, gözleri ağlamaklı, dolu dolu. Gözlerim bir yağmur bulutları gibi, bir şimşek çakmasıyla boşalacak sanki. Bilirsin ben kolay kolay ağlayamam…Kuru gök gürültüleri gibi düğümlenir hıçkırıklar boğazıma..

Sen yokken ben, öksüz çocuklar gibiyim… Acısı dindirilmeyi, saçı okşanmayı bekleyen, yaslanacak bir omuz arayan, sevgi sözcükleri duymayı bekleyen bir çocuk. Bilirsin ben bunları söyleyemem… Hüzünler içimde büyür, yalnızlığım gibi, sensizliğim gibi…

Sen yokken, henüz hüküm giymemiş tutuklu gibiyim… İşlemediği bir suçtan tutuklanmış ne olacağını bilmeden bekleyen, bir tutuklu gibi… Hakimin vereceği kararı bekleyen… Bilirsin, ben karşı gelemem senden gelecek olan cezalara…

Hadi gel artık. Boğazımda düğümlenmiş hıçkırıkları çöz. Başımı göğsüne yasla, saçlarımı okşa ve kurtar beni bu mahkûmiyetten… Biliyorum sende bensiz üşüyorsun oralarda… Yüreğin acıyor tam ortasından bıçak yemiş gibi ve sende hıçkırıklara boğuluyorsun. Göz pınarların patlamaya hazır yağmur bulutları gibi…

Kaçışların aşkının imkânsızlığından. Med – cezir misali gidiş gelişlerin ise; yüreğine vuramadığın prangalardan. Kır hadi, engel olan şu gururunu. Özlemlerinle sevgilerinle gel.

“Sende başını alıp gitme ne olur. Ne olur tut ellerimi.
Hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar,
Hiçbir şeyi istemedim seni istediğim kadar.
Sende başını alıp gitme ne olur. Ne olur tut ellerimi. ”

Fatma Avcı
09.09.2009
www.kafiye.net