Say Ki

Unutulmuş bir saz semaisi şimdi hüzün

İtiraf ediyorum “bir çift martı kanadı öldürdüm,” dedi perikızı
“Fakat kan akmadı martının ufacık bedeninden
Yaseminin yanakları nemlendi bilmem ki neden”

Zifiri karanlık
Gülüşler açar bazen küstüm çiçekleri
Gümüşten tepsisi ile sunar ay, ışığını yine de
Solgun günler derlemelisin ilk saatlerini en baştan unuturak
Bilindik masallar ezberletmelisin yılgın gecelere

Uzunca örgülerini ivme livme ederek
Yalın kat ağlar saçaklara gizlenmiş acılar
Hazan deyip geçme sakın
Titreyen elleri ile zamansız
Mermeri tunca boyar da anlayamazsın

Tozdan bebeklerin camdan inşadır kalpleri
Anladım desem de anlamam
Dilinden sulu sepken dökülür
Arnavut kaldırımlarına karmakarışık her söz

Başka bir şehir aydınlanmıştır çoktan
Oysa bu şehre yavaşça çöktü karanlık
Zemherimde gündün sen, say ki hiç doğmadın
Ayak uçlarımda kırılganlık ve adımlarımda tarifi yok bir kararsızlık

Evlerinin önü hâlâ limon ağacı
Sarışın beklemelerle uğurlanır bahçende sevincim
Ürkek, alıngan ve telaşlı…

Hatice Eğilmez Kaya
www.kafiye.net