BANA ARKADAŞINI GÖSTER 2

(Gençlik Arkadaşlıkları)

Değerli okurlarım, geçen haftaki yazımda çocukluk arkadaşlıkları üzerine durmuştum. Bu hafta ise, pek çok ebeveynin sıkıntı yaşadığı gençlik arkadaşlıkları ve ailenin öneminden bahsedeceğim.

Çocukluk döneminden henüz yeni yeni gençlik dönemine geçmekte olan çocuklarınız, bazı durumlara göre büyük bir insan iken bazı durumlarda ise hala küçüktürler. Bu büyük küçük arasında sıkışıp kalan çocuğunuz sonunda size “ bir karar verin artık, büyük müyüm, küçük müyüm?” diye serzenişte bulunur. Aslında çocuğunuz haklı. Arkadaşları ile birlikte seyahat etmek isteseler, “sen daha küçüksün” der izin vermezsiniz. Kardeşiyle bir sorun yaşadığında “ sen büyüksün, ablasın – abisin” kardeşine dokunma” dersiniz. Şimdi o, küçük mü büyük mü? Hadi karar verin. Evet. Hayat içindeki bazı olay ve olgular karşında büyük, bazen de küçük olabilir. Bunun izahını yapmaz, hep neticede büyük-küçük kavramlarını söyler durursanız, işte evdeki o çelişkiler ve bazen de kurmaya çalıştığınız otoriteden kaçış aramaya başlayacaktır göz bebeğiniz. Hatta kimsenin fark edemeyeceği bir gizlilikle, kendini arkadaş çevresine atmak isteyecektir. Henüz kendisini tanımamış, git-gel sürecinde kimlik arayışı yaşayan çocuğunuz; arkadaşlarının yanında değer aramaya başlayacak, kendini kabul ettirmeye çalışacaktır. Tıpkı, bir bardak sodanın içine atılan zeytin taneleri gibi onların birer ikişer davranışlarını içene alıp, iniş-çıkışlarla kendine mal etmeye çalışacaktır. Zeytin tanelerinin kısa süren mücadelelerinin akabinde dibe vurması nasıl kaçınılmazsa, çocuğunuzun arkadaşlarından aldığı o davranışların yerleşmesi de kaçınılmazdır. Şayet, kendine mal etmeye çalıştığı davranış olumlu ise ne ala. Lakin günümüz örneklerine baktığımızda, olumlu davranışların arkadaşlar içerisinde pek de rövanşta olmadığını görmekteyiz.
En yaygın ve en basit örneği; anne babanın hiç sigara kullanmamış olmalarına karşın, çocuklarının zaman içinde tiryaki olmalarıdır. Ya da uyuşturucu, alkol bağımlısı olmalarıdır. Hiçbir toplum tarafından kabul görmeyen bu davranışlar, yine pek çok çocuğun, gencin itiraflarıyla şöyle açıklanmaktadır. “ Arkadaş kurbanı oldum”.
Peki; nedir çocuğunuzu arkadaş kurbanı eden nedenler. Aslında o kadar çok ki, sadece en yaygın olanlardan bir kaçını sıralayayım.

Anne- babanın çocuğu bir insan olarak değil de, evin yaramaz bir kedisi gibi görmesi.
Anne- babanın çocuğun yanında veya haricinde sürekli kavga edip onu bir kenarda bırakıp kendi dertlerine düşmeleri,
Anne- babanın çocuğa aşırı özgürlük vermesi veya özgürlüğünü aşırı kısıtlaması,
Anne- babanın çocuklar arasında dengeyi tam olarak sağlayamaması,
Anne- babanın çocuğunun eğitimi ile yeterli düzeyde ilgilenmemesi,
Geliri düşük ailelerin çocuğuna yeterli izahatta bulunamaması,
Geliri yüksek ailelerin çocuklarının her istediğine evet deyip boyun eğmesi,
Anne- babanın çocuktaki yeni davranışları fark edememesi,
Çocuğun evdeki otoriter yapıya olan tepkisini dışarıdaki arkadaşlarında yansıtmaya çalışması,
Çocuğun kimlik arayışı sürecinde (yaklaşık 12- 22 yaş) ona yeterli bilgi verilmeyip desteklenmemesi. Vb.
Neticede çocuğu yetiştirecek olan evvela aile, okul ve toplumdur. Siz çocuğunuzu aile içinde sağlam karakterde ve sık dokunmuş bir halı gibi dokuyamazsanız; çocuğunuz okul ve çevresindeki arkadaşlarından ve toplumdan bir takım davranışları ilmek ilmek alır içine. Ve o ilmeklerin, o halı tamamen bitmeden sökülüp atılması gerekmektedir. Aksi halde tamamlanmış, camekâna konmuş olan bir halının ortasındaki lekeli bir ilmeği söküp atmak çok çok zordur. Takdir edersiniz ki; demir tavında dövülür. Sosyal yaşam içerisinde çocuğunuz elbette ki, artsıyla eksisiyle bir hayat idame etmektedir. Size düşen ise; ona doğru olan yaşam öyküsünü yazıp yaşatmanız değil, öyküyü okuyup onun yaşamasını sağlamanızdır. Bırakın çocuğunuz, ana temadan ayrılmadan doğaçlama oynasın hayat tiyatrosunda. Siz hem seyirci, hem yönetmen, hem suflör hem de oyuncu olun onun sahnesinde. Sizi arkadaşı gibi gördüğü o sahnede, sizin tecrübe ve sözlerinizden daha çok etkilenecektir. Tüm bunları yaparken, hangi rolle çıkarsanız çıkın karşısına; daima ölçülü olun. Kazanan hem siz hem çocuğunuz hem de toplumumuz olacaktır.

Elvan USUL
Ocak 2008
www.kafiye.net