EĞİTİMCİ GÖZÜYLE
Dr. Sait Güngör ELGİN
Eğitim Bilim Uzmanı
SMS:0532-516 09 28

“BİZ KONUKSEVERİZ AMA DÜŞMANLARI SEVMEYİZ”

Dün gece geç vakitlere kadar Ceviz Kabuğu’nu izledim. Sayın Hulki Cevizoğlu’nun misafirleri: Emekli Tuğgeneral Hasan Kundakçı ve Uluslar arası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Hasan Ünal idi. Terör ve Kuzey Irak’ta ki gelişmeler üzerinde duruldu. Ayrıca, Şehitlerimizin gerçek katillerinin kimler olduğunun sorulduğu bir anket sorusu vardı.

Önce bu anketle ilgili sonucu açıklayarak Ceviz Kabuğu’nda konuşulan konuları özetlemek istiyorum. Ankete on bir bin kişi katıldı ve katılanların yüzde yüzü terörün arkasında Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin bulunduğunu söyledi. Çok ilginç değil mi? Yıllarca girmek için uğraştığımız Avrupa Birliği’nin güvenliğimizi hiçe sayarcasına son iki haftada kırka yakın güvenlik personelimizi şehit eden bu düşüncedeki devletlerle biz nasıl dost olacağız? Bir şairimizin dediği gibi:”Biz konukseversiz ama düşmanları sevmeyiz.”

Diğer yandan ABD’nin terörizmin arkasında olduğu gerçeği nasıl açıklanabilir? İki kulesi yıkıldı, birkaç kişi öldü diye İslam alemine savaş ilan eden, Irak’ı işgal eden Amerika, nasıl olurda yıllarca dostu olan Türkiye’ye bunu yapar?

Ceviz Kabuğu’ndaki konuşmalardan öğrendiğime göre bu yeni bir olay değil, temelleri yıllar önce atılmış olan ve Peşmergeler’i Kuzey Irak’ta devlet kurdurmaya yönelik olan projenin bir parçası ve bizi terörle oyalayarak oradaki bölücü girişimleri gizlemek. Büyük Ortadoğu Politikası’nın liderliğini İsrail’e vermek. Deniz, su ve ileride açılacak petrol kaynaklarımızı ele geçirmek için, kukla bir devlet kurdurarak, çıkarlarını korutacağı bir güç oluşturmak.

Bizim dış siyasette izlememiz istenen politikalar, içeride bazı odakların kullanılması sonucu, belirleniyor. Anarşi, darbeler, seçimler, hukuki suçlamalar tümüyle bunları gerçekleştirmek için kullanılan yöntemler.

Geçtiğimiz günlerde, Avrasya TV’de Emin Çölaşanı dinledim. Ne dedi biliyor musunuz? “En çok tenkit ettiğim Messut Yılmaz’ın hatta Erbakan’ın bile bu dönem Meclise yeniden girmesini isterdim. Hiç değilse onların ulusalcı bir yanları vardı.” dedi. “Bunlarda maalesef o yok, Erbakan’ın en yakın arkadaşı Recai Kutan’ın dediği gibi:’Onlarla bizim aramızdaki fark, biz milliyiz, onlar gayrimilliler.’ ” AB ve ABD’yi sıkıştırmak ve oynadıkları oyunu anladığımızı göstermek için elindeki hiçbir olanağı kullanmayan hükümet hakkında ne düşünülür? Acaba “gaflet” içinde mi? Yoksa “dalalet” içinde mi? Diğerini söylemeye dilim varmıyor? Güvenliğimiz ekonomiden önce gelir. Bunu böyle bileler.

Birinci Dünya Savaşı’nın gerçek amacının Osmanlı İmparatorluğunun mirasının paylaşılması ve petrol kaynaklarının ele geçirilmesi olduğu artık gün gibi aşikar. Ancak bu savaşın sonunda, petrolden hisse edinemeyen ABD, II Dünya savaşı, Körfez Savaşı ve şimdi de Irak’ın işgali ile bu amaçlarına ulaştılar.

ABD’nin Bizden ne istediğine gelince:Tek heceli bir kelime; SU.
Küresel ısınmanın her geçen yıl şiddetle kendini hissettirdiği dünyamızın, petrolle birlikte en önemli ihtiyacı su. Büyük Ortadoğu Projelerinin su kaynaklarının kontrolünden geçtiği bir gerçek. ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Kissenger’ın dediği gibi, “Devletleri kontrol etmek için petrol, halkları kontrol etmek için su kaynakları elimizde olmalı.” İşte Güneydoğu’da kontrolün kimin elinde olması düşünülüyor, ortada. Ayrıca bu gün için ekonomik olmadığı gerekçesiyle işletilemeyen pek çok petrol kuyusu da ileriki yıllarda açılıp işletilecek. Su savaşları, petrol savaşlarından daha çetin olacak.

Dış siyaset satranç oyunu gibidir. Duygusal davranışların önemi ve gereği yoktur.
Bizde dış siyaseti iyi bilen rahmetli İsmet İnönü ve onun yetiştirdiği Bülent Ecevit idi. Sayın Süleyman Demirel ve Sayın Messut Yılmaz da bu işlerden anlıyorlar. Onların bile zaman zaman atladıkları durumlar olduğu zaman geçtikçe daha iyi anlaşılıyor.

Dış siyasette önemli olan, muhatabının ne istediğini bileceksin ve kozlarını buna göre oynayacaksın. Bu bakımdan, bu oyunları bilen liderlere ihtiyaç var.

Türkiye’nin kalkınmasında doğu- batı farkını yaratanlar, bize destek veren ve yol gösteren müttefiklerimiz değil mi? Ne için? İleride gerektiğinde bundan yararlanmak için.

Kendisi bir devleti yıkıyor, Başkanını idam ediyor, ama bize, “sana düşmanını
teslim ediyorum, otuz bin vatan evladının ölümüne bile sebep olmuş olsa, sakın onu öldürme” diyor. Neye kendisi yapmıyor? Peşmerge’lerin bunu hoş karşılamayacaklarını biliyor. Aynı zamanda Kıbrıs’ta yapılacak operasyonlar için Sayın Ecevit’in elini güçlendiriyor. Ondan sonuç alamayacağını anlayınca da, onu seçimde sıkıntıya düşürecek manevralarla altını oyuyor ve bu kadronun iktidara gelmeleri sağlanmış oluyor.

Bence milletimize bütün bunlar siyasilerimiz tarafından açık açık söylenmiyor. Çünkü bu gemiyi yürütmek için sonunda hepsi gidip o kapıdan istekte bulunuyorlar. Bundan böyle hükümetlerimizin bu dostlarla görüşüp, bize reva görülen düşmanlıkları yutmadığımızı, eğer tutumlarını değiştirmezlerse Irak’ın toprak bütünlüğünü korumak için başka müttefikler bulabileceğimizi açık bir dille anlatmalı ve antlaşmalarımızı gözden geçirmeliyiz. Kıbrıs müdahalesinden sonra ambargo koyan ABD’ye İsmet Paşa’nın tepkisini hatırlayalım:”Yeni bir dünya kurulur, biz de orada yerimizi alırız.” Demişti. “Biz dostlarımızı sever, düşmanlarımızdan nefret ederiz..” Bunu böyle bileler. “Konukseveriz ama, düşmanları sevmeyiz.”

Bu bakımlardan 22 Temmuz seçimleri çok önemli. Toplumumuzun bu görevi iyi değerlendirip, duygusal ve ideolojik inatlardan vazgeçip, ülke geleceğini güvence altına alacak parti veya partileri iş başına getirmesi lazım.

Dr. Sait Güngör ELGİN
www.kafiye.net