Aşk ile Hakikat

İki denizin buluşması iki denizin kaynaşması gibiydik. Berrak bir incinin saflığında yakalamıştık, zemheride kaybolmuş duygularımızı. Yüreğimizdeki ateşin alevi büyüdükçe, dumanı azalıyordu. Kırılmış olan kalbimiz tutunacak dal ararken, dilimizdekini değil yüreğimizdekini zikrediyorduk.

İçimizdeki sevi ile varlığı, aşk ile hakikati yaşıyorduk. Karşılıklı oturup göz göze bakmak yerine, yan yana oturup aynı yere bakıyorduk. Yüreğimizde büyüttüğümüz aşk menziline ulaşmak için. Yüzüme bakan gözlerin kalbimin içine hasret alazları bırakırken, hangimizin özlemi daha baskındı. Gecenin örtüsüne saklandık, saklanılacak en güzel yerdi. Biz gecelerde yaşadık. Lacivert gecelerde baş başa kaldık. Âşıkların sırlarıyla dolu olan gecelerde, aşkın tekilliği ile harmanlanıp yoğrulduk…

Yüreğime batmış kıymık gibiydin, çıkarmaya çalıştıkça daha da içine gömülüyordun. Senden gelen her zulme katlanmaya çalıştıkça daha da güçleniyordum. Seni içimde hissederken seninle aynîleşiyordum. Seninle kavuşmayı beklerken hayale dönüşüyordun. Karamsarlık rüzgârlarının dalgalanmasına izin vermiyordum. Gönlü iklimine hükmederken, beni öksüz bıraktığının farkında bile değildin…

Gün batımı kızıllığında gönlümün hüzünlerini eleyip, sığınmak için göğsündeki kuytuyu arıyordum. Bulutların ardından gülümseyen bahara rağmen, kırık bir güz hüznünü yaşıyordum. Cemre suya kor yüreğe düşmüştü. İçimdeki ateşin dumanı ise dudaklarımdan ah olarak çıkıyordu…

Aşk; varsa, alevli bir ateş, yoksa kapkara bir dumandı…

17.03.2011
Saat: 00:30
Fatma AVCI
www.kafiye.net