Bir Selam, Bir Tebessüm

09 Ağustos 2014, 14:56
Bir Selam, Bir Tebessüm
Bir selam göndermek, bir gönül sormak… Bir tebessüm, nedir ki bu modern çağ denilen teknolojinin merkezinde yaşayan insanlara gereksiz geliyor. Belki de yalnız, sadece kendi kabuğunda yaşamak istiyor şimdiki nesil, insan.
Aslında yanlış değil ki… Beyni dolu, gözleri kızarmış, hayal kurmayı bile bilmiyorlar. İş, para, mevki, almış her şeyin yerini. Kartpostallara yazılan tebriklerimizin sonunda. Kime yazdıysak: yengeme, ağabeyime, dayılarıma, amcama, dedeme selam söyle diye ekleriz.


Şimdi tebessüm bile bize zor geliyor. Çatılmış kaşlar, düşünceli ve içten hesaplı bakışlarla, geleceğe yapılan yatırımlar derdinde herkes. Surat niye tebessüm etsin ki? Maddi beklentilerden yoksun; kazanç yok, gelir yok. Tamam, sen merak etme ben hallederim bana güven dedikten sonra yırtılan hamili yakın kartları varken niye tebessüm edilsin ki!
Niye selam gönderelim ki dostumuza? Bizi hatırlayıp kapısını çalıp borç mu isteyeceğiz? İstesek de söylenecek sözler mu’tad değil midir hep? “inan yok, yok bende de inan, keşke olsaydı” ya da “ne hikmetse istemeden az önce kredi kart borcu ödenmiş, ya da okuyan evlatlara para gönderilmiştir.” Ya da “bir saat önce gelseydin verirdim, inan şuan cebimde iki ekmek alacak param yok.” Sonra teskin edici dualar: “Allah yar ve yardımcın olsun, artık kredi kartları var, bankadan çekilen uzun vadeli muhtelif krediler var: çek al değil mi?”

Niye selam göndersin ki sana? Ev temizlenecek, ortalık dağınık, yeni kalkılmış, yemek masası bile toplanmamış… Şimdi sırası mı yani? Sana ikram edilecek bir bardak çay için, bir fincan kahve için hem kardeşim hangi devirde yaşıyoruz artık.


Adım attığım yerler kahve diyarı kahve durakları. Git iç ya da orada içelim. Kirlenmesin evdeki fincanlar değil mi yani? Korkar olduk. Saklanır olduk… Kendi değerlerimizden, dostluklarımızdan, arkadaşlıklarımızdan… Korkar olduk. Nasıl korkmayalım ki! Televizyonlardaki diziler, filmler hep bu örneklerle dolu. Dizilerdeki zengin ailelerin lise öğrencisi evlatlarının özel şoförleri var. Kaçıramayacağım diziler başladığında telefonları kapatıp, konsantre olmuş şekilde izlemek varken… Amcanın kızı eşinden ayrılmış çok mu önemli “Binbir Gece” dizisindeki ihanetten. Ellerimizdeki akıllı telefonlar, çocuklardaki tabletler… Sırası mı şimdi kapı zilinin çalıyor olup kapıdaki akrabanın gelmesi. Balon patlatmada az kalsın rekor yapacaktım. Bu rekor, kime karşı kendime kaşı. Boş farkında olan kim? Kapı azıcık açılıp; çok yorgunsun, uygun değilsin biriyle sohbet etmeye. Yok, bugün hal hatır sorulmasın be ya! Ben ararım seni uygun olunca otururuz, konuşuruz, değil mi yani? Hayat bizim, bizler toplumun bir ferdiyiz. Ama hangi toplumun? Elektronik ağların mı bu da güzel. Bir iki üç fark etmez az olsak da ben varım diyorsan.

Sermayesi sıfır olan gülümsemeleri satın almak istiyorsak ve satmak istiyorsak, hemen bugün bu sabah evimizden çıkmadan evdekilere, apartmandan çıkmadan ekmek almaktan gelen komşumuza, yolda gördüğünüz tanıdıklarınıza güler bir yüzle, GÜNAYDIN DİYELİM. Şaşırtalım zihnimizi, şaşırtalım duyularımızı, şaşırtalım komşularımızı, şaşırtalım tanıdıklarımızı dinlerin, kanunların amacı da ne ki? Hoşgörü, selam, tebessüm. Sadakalarınız kuruşlarla olmasın tebessümle olsun. Sünnetleri yerine getirmenin en kolay ve hafifliğini yaşayarak kazanalım. Peygamber Efendimizin şefaatini, tebessüm, güler yüz, günaydın bir selam. Tanımadığın kişileri tanıma yolu, Sevdiklerini gönlünde taşıma yolu, Pozitif enerji akımını akıtmanın yolu. Varım, demenin yolu… Evet sen de varsın, farkındayım, demenin yolu bir tebessüm, bir selam, bir güler yüz…

Gülsüm Hicran Çaçur-Şanda
www.kafiye.net