Aile Ayna Gibidir…

01 Kasım 2012, 11:36
Aile ayna gibidir…

Olumlu düşünce üzerine kendisini yetiştirmiş hatta uzmanlaşmış kişilere örnek olabilecek öyle büyüklerimiz var ki, onlara gıpta etmemek elde değil. Dünya Yaşlılık Derneği olarak, değerli büyüğümüz Sıdıka Satıcı’nın, Urfa’dan, tüm gönüllere söylemek istediği, kayda değer tavsiyelerini sizlerle paylaşmak istedik.
Sizinle bir araya gelmek bizler için büyük bir keyif, sizin gülen gözlerinizi görmek çok özel bir duygu. Öncelikle kurban bayramınızı kutluyoruz. Bayram sizce ne ifade ediyor?
Bayram, çocuklarımızla bir araya gelmemiz, sevdiklerimizin sağlıklı ve hayatta olması, herkesin bir araya gelmesi, sevgiyle paylaşılan anlardır.
Sizi hayata bağlayan, dinç tutan şeyler neler acaba?
Zorlukları da yaşadım. İyiyi de kötüyü de yaşadım. Çocuklarımın mutluluğu için hep çabaladım. Geriye bakmadım hep şu ana ve geleceğe baktım.
Hayata pozitif bakmanızla ilgili bize anlatmak istediğiniz bir anınız veya bildiğiniz bir hikâye var mı?
Olmaz olur mu? Zamanın birinde yaşlıca bir kadıncığaz varmış. Gelini onu istememiş. Oğlu da çaresiz bir şekilde kadını bir dağın eteğine bırakmış. Aradan günler geçmiş oğlu annesi yaşıyor mu diye merak edip dağa çıkmış. Bakmış ki, annesi son derece sağlıklı, huzurlu, mutlu… Mağaranın önünde bir çuval duruyor. Merakla çuvalı açıyorlar içi altınlarla, mücevherlerle dolu. İkisi de sevinçten içleri içlerini sığamıyor. Oğlan diyor ki “anne kalk eve gidelim.” Eve geliyorlar, gelin altınları görünce sevinçle karşılıyor kayınvalidesini baş köşeye oturtuyor. Bunu duyan yan komşusu Behice hanım, Zeliha hanımı ziyaret ederek soruyor. “Komşu nerden buldun bu kadar altını?” Zeliha hanım da dağda kaldığı günler sonunda bir gün bu çuvalın bırakıldığını söylüyor. Behice hanım da oğluna onu dağa götürmesini istiyor. Günler geçiyor aradan ve oğlu dağa annesini görmeye gidiyor. Çuvalı açınca ikisi de korkudan kaçıyor. İçinden yılanlar, akrepler çıkıyor.
Behice hanım, sinirli ve kızgın bir şekilde komşusuna bir hışımla gidiyor. Hani diyor altın bırakıyorlardı, yılanlar, akrepler çıktı çuvaldan… Sen ne yaptın da sana altın bıraktılar. “Hiçbir şey yapmadım. Yaz geldi. Yaza hürmet ettim, sıcak demedim. Doğada bulduğum otları, meyveleri yedim. Sevgiyle teşekkür ederek yazı uğurladım. Sonbahar geldi. Sonbaharı sevdim. Kış geldi. Kışa teşekkür ettim. Bahar geldi, çocuklar gibi mutlu oldum. Her güne şükrettim. Mevsimleri sevgiyle kabul edip sevgiyle uğurladım.”
“Sen ne biçim bir insansın. Ben, kış geldi. Soğuk deyip kış nereden geldi dedim. Yazın sıcağında kavrulduk. Ona da kızıp durdum.”
Derken aradıkları cevabı buluyorlar. Demek ki, hayata nasıl bakarsak, günlerimizi nasıl bir ruh haliyle geçirirsek, karşımıza ektiklerimiz çıkıyor.
Gerçekten çok güzel ve anlamlı bir hikâye… Bu arada eşinizle ilişkileriniz nasıldı?
Her ne olursa olsun. Birbirimize olan sevgi ve saygımızı kaybetmedik. Her evlilikte olduğu gibi bizde de ufak tefek iniş-çıkışlar oldu. İyi bir aile ortamı için çocuklarımıza, aramızda olup biten şeyleri yansıtmadık. Birbirimize olan sevgimizi ayakta tutmayı başardık. Tam güzel yaşayacağımız zaman eşimi 52 yaşında kaybettim. Bir ara kendimi bıraktım. Sonra çocuklarım için kendimi toparladım. Büyük kızımın söylediği (yani senin) bir sözü çok etkili oldu. “Anneciğim, yaşadıklarını anlıyor ve biliyoruz. Üzüntü hepimizin üzüntüsü, acısı kaybı… Babamız gitti ve bizler şu anda ayakta durmak zorundayız. Bundan sonraki yaşantını sürekli şikâyet ederek hem kendine hem de bizlere bu acıyı sürekli yaşatarak mı devam etmek istersin. Yoksa onunla geçirdiğimiz güzel günlere teşekkür edip, şükredip mi geçirmek istersin. O şu anda yaşamış olsa ve bunları görseydi. Senden neler beklerdi” bu sözler ve tabi ki zaman beni kendime getirdi. Unutmak mümkün değil, fakat bir taraftan da yaşam devam ediyor.
Gözlerinize bakınca bir genç kızın halen orada bir yerlerde olduğunu görüyoruz. Bunun sırrı nedir?
Sabahtan akşama kadar koşturup bir şeyler yapmayı seviyorum. Ev düzenini, eski ve zor yemekler yapmayı, misafir ağırlamayı seviyorum. Çoğu zaman 70 yaşına geldiğimi unutuyorum. Yorulunca diyorum ki, ben neden yoruldum. (İkimizde gülüyoruz.) Aynaya bakınca çizgileri gördüğüm zaman yaşlandığımı anlıyorum. İnsan isterse ruh her zaman genç ve diri kalıyormuş.
Sevgili anneciğim, sizi çok iyi tanıdığım ve bir kişisel gelişim uzmanı olarak bayanların duymasını istediğim için bu soruyu size sormak isterim. Özellikle bayanlara tavsiyeleriniz var mı?
Kendilerini hiçbir zaman küçük görmesinler. En önemli şey insanın kendine güvenmesi, kendinden emin olmasıdır. Eşinizin, çevrenizdeki insanların size değer vermesi için önce siz kendinize değer verin. Bu değer verme, şımarıklık ve kendini beğenmişlik olmamalıdır. Özde sevgi ve güvene dayalı olunca ilişkiler herkeste size değer verir, ne verirseniz onu alırsınız. Aile bir aynadır. Çocuk aynaya bakar kendini görür. Hiçbir zaman eşime beni seviyor musun? Demedim. Kendimi zaten sevilmeye değer biri olarak gördüğüm için sever ve sevilirdim.
Ağzınızdan bal damlıyor. Peki, gençlere neler öneririsiniz?
Her şeye iyi gözle bakmalarını isterim, en ufak şeyle mutlu olmayı bilmeliler. Mutlu gözle bakmadıkları zaman dünyayı versen mutlu olamazlar. Sevgi ve mutluluk insanın içinde.
Hiçbir zaman hiçbir şeyi yapmam/yapamam demedim. Kocamı kaybettikten sonra her şeyi tek başıma yaptım. Her gün iki defa 5. katı inip çıkıyorum. Rahatsan zaten rahatsın önemli olan zorlukları yenmek ve ayaklarının üzerinde dimdik durmak.
Sözlerinizle, yaşam tarzınızla bizleri büyülediniz. Çok teşekkürler. Size DÜYADER olarak ve seven kalpler olarak, uzun sağlıklı, huzurlu ömrünüzün devamını diliyoruz.

Belgin TURAN
www.kafiye.net