EĞİTİMCİ GÖZÜYLE
Dr. Sait Güngör ELGİN
Eğitim Bilim Uzmanı,
SMS:0532-516 09 28

GÜZELÇAMLI MİLLİ PARKI

Komşularımız Ankara’dan gelirken Hikmet Temel Akarsu’nun “Güzelçamlı’nın Kayıp Panteri” isimli Can Sanat Yayınları Ltd.Şti. tarafında 2005’te yayınlanmış bir öykü kitabını torunlarımız ve bizim için hediye getirmişler. Önce eşim, sonra ben ilk öyküyü bir solukta okuduk. Yazar Güzelçamlı’yı öyle güzel anlatmış ki, daha iyisi olamaz diyor insan.

“Güzelçamlı yeryüzüne inmiş cennet gibidir.” Cümlesi ile başlayan öykü, 52 sayfa, Güzelçamlı’nın güzelliklerini anlatıyor. Bir çocuk kitabı olmasına rağmen büyükler de keyifle okuyabilir.

Güzelçamlı’da yaşayanlar, biz bunları yaşıyoruz, başka birinden dinlemeye ihtiyacımız yok diye düşünebilirler. Ama insan, kendi duygu ve düşüncelerine benzer duygu ve düşüncelerin usta bir yazar tarafından anlatılmasından zevk duyar. Çünkü genelde aynı fikirde olduğumuz yazıları okumaktan çok hoşlanırız. Bu bizim duyup da belki iyi ifade edemediğimiz şeylerin, usta bir yazar tarafından anlatılması, “tam benim hissettiğim şeyleri yazıyor” dedirttiği ölçüde bize zevk, heyecan ve gurur verir. Demek ki “ben doğru düşünüyormuşum, doğru hissediyormuşum” diye, için için mutluluk ve gurur duyarız, bunları okumaktan. Bir yazar, okuyucularının fikirlerini ve duygularını dile getirebildiği ölçüde okunur. Tabii ki bu bir sanattır.

Sayın Hikmet Temel Akarsu Güzelçamlı’da yaşadığı yılların anısını yansıtan öyküsünü çocukları olduğunu söylediği üç kardeşe: Tuna, Deniz ve Yasemin’e armağan etmiş.

Millî Park, gerçekten anlatılamayacak kadar güzel bir yarımada ve bir orman. Koyları; İçmeler(Giriş kapısından 1 Km uzaklıkta), Aydınlık(5 Km), Kavaklı (8 Km), Karasu (10 Km), Çamlık Koyu (18 Km), Dipburun Kızlar Koyu (25 Km) tertemiz denizi, kumsalı, denizle ormanın kucaklaştığı piknik alanlarıdır. “Dilek Yarımadası 28 çeşit memeli, 27 çeşit sürüngen ve çok sayıda deniz canlısına ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca yarımada, nesli tükendiği düşünülen Anadolu Parsı (Panthera pardus tulliana)’nın batıda yaşadığı son noktadır. Dünya’nın en nadir 10 adet deniz memelisinden biri olan Akdeniz Foku yarımada kıyılarında görülebilir. Büyük Menderes Deltası’nda yaklaşık 250 kuş türü görülebilir.” Bu özelliklerinden dolayı “uluslar arası öneme sahip olan Millî Park Ramsar, Bern, Rio Sözleşmeleri ve Barselona Konvensiyonu ile korunmaktadır.” “Güzelçamlı Millî Parkı adeta doğal bir botanik bahçesidir.” www.guzelcamli.com adresinden Güzelçamlı ile ilgili daha detaylı bilgi edinilebilir.

Millî Parkta haftanın beş günü, sabahları (6-8) arası yürüyüş yaparız. Millî Parkın, ormanla sahil arasında, bol oksijenli ve engebeli olmayan bir yolu vardır. Cumartesi, Pazar günleri, Millî Parkın ziyaretçisi çok olduğundan o günler yürüyüş yapanlara izin verilmiyor. Biz de Cumartesi, Pazar günleri sahildeki “Sevgi Yolu” diye adlandırılan, yolu kullanıyoruz. Sevgi Yolu, Güzelçamlı ile Davutlar’ı birbirine bağlayan yürüyüş yapmak isteyenler için yürüyüş parkuru, bisiklete binmek isteyenler için de bisiklet yolu olan parke taşlarla yapılmış bir yol. Bir tarafında deniz, bir tarafında da yazlık villalar var bu yolun. Buradan Samsun Dağları ve adalar ne kadar güzel görünür. Dağa sahilden baktığınızda sırtüstü güneşlenen bir kadını andırıyor. Böyle bir kabartma resim ÇİDİHAN Otel’in duvarında var. Görenlerin bana hak vereceğini umuyorum.

Güzelçamlı’ya ilk geldiğimiz yıllarda burası, benim için sadece; yazlık, deniz, güneş ve temiz havadan ibaret idi. Güzelçamlı’nın tarihçesi ile ilgilenmem bir tesadüfle başlamıştır. Bir gün evimizin bahçe kapısından çıkmakta iken, motosikletli bir yabancının bana doğru yaklaştığını gördüm. Belli ki sormak istediği bir şey vardı. Elinde Ege bölgesini gösteren bir harita, haritada, Güzelçamlı’nın bulunduğu yerde kocaman bir kırmızı nokta. Noktanın yanında PANİONİON yazıyordu. Yabancı bana bu tarihi yere nasıl gidebileceğini soruyordu. Jandarma Karakolu’nun karşısında böyle bir levha gördüğümü hatırladım ama, ne olduğunu nereye gittiğini, bilmediğim bu yolu bir yabancıya tarif etmenin doğru olmayacağını düşünerek postaneye gidip oradan sormasını önerdim. En doğrusunu postane görevlileri bilirdi, bence. Ama bu kere ben meraklandım, rahmetli adaşım, Güzelçamlı aşığı, Sait Gürpınar Öğretmene gidip bu Panionion’un ne olduğunu sordum. O da bana Aydın İl Yıllığına burası ile ilgili yazdığı tarihçeyi gösterdi. Misafirleri olan birkaç öğretmen ve müfettişle ertesi gün o mevkii aramak için kararlaştırdık ve ertesi gün onun anfitiyatro olduğunu söylediği bir kalıntının bulunduğu Panionion’a keşfe çıktık. Fakat ne mümkün, bulamadık. Yıllar sonra Güzelçamlı ile ilgili uluslararası bir tarih toplantısı yapıldı da orayı o zaman görebildim. Meğer ağaçlarla örtülü olduğu için biz onu bulamamışız. Şimdi bana gelen misafirlerime, arkadaşlara, Güzelçamlı ile ilgili bilgi edinmek isteyen yabancılara hep bu anfitiyatroyu tarif eder, tarihçesi hakkında bilgi veririm.

Daha sonra internette Güzelçamlı sitesinde oldukça geniş bir tarihçe buldum. Bu notlardan da yararlanıyorum.

Güzelçamlı’nın tarihçesi ilginç, içerisinde yaşayan insanların tarihçesi de ilginç. Buranın şimdiki sakinleri Kavala kentine 16 km mesafede Leftere köyü’nden gelmişler. 80 hane, 400 kişilik bir nüfus. Köy 1922 yılına kadar Rum köyü, adı da Rumçamlısı imiş, Cumhuriyetten sonra Güzelçamlı olarak adı değiştirilmiş. Şimdiki sakinleri 28 şubat 1924 günü 1922 yılında eski sahiplerinin canlarını kurtarmak için terk ettikleri bu köye yerleşmişler. Çamlar arasında ve deniz kenarındaki bu köyün muhteşem güzelliği, gemi ile önce İzmir’e, oradanda bir hafta sonra katırlar, eşekler ve at arabaları ile binbir zorluk içerisinde perişan ve bitkin bir halde ulaştıkları bu cennet misali belde onlara çektikleri zorlukları unutturmuş. Güzelçamlı daima böyle yapar. Siz yorgun argın yoldan gelirsiniz ve hiç yorulmamış gibi hemen çalışmaya başlarsınız. Burada insanlar yorulmaz, ihtiyarlamaz, erken ölmezler.

Hikmet Temel Akarsu ne diyordu Güzelçamlı için? “Güzelçamlı yeryüzüne inmiş cennet gibidir.

Dr. Sait Güngör ELGİN
www.kafiye.net