Kovadaki Okyanus
Okyanusun dibinde sakin akıp giderken,
Koskoca ummanda balıkçının kovası beni buldu.
Derin denizin dibi uyurken yüzü kudurdu.
Kovanın içindeki ben okyanus,
O gün “gün” yüzüyle buluştum.

Buz gibi akardım dip akıntılarında.
Güneş yüzümü yaktı,
Kuşlar çığlık çığlığa,
Bir de baktım ki selamlaştığım balıklar
Karışmış ağlara can derdinde…
Bir ömür geçer mi kova içinde?

Bu mavi başkaydı

Baktıkça buhar oldum.
Sonra yumuşak bulutta kendime yer buldum.
Seyrederken yeryüzünü beyazda huzur oldum.
Düşündüm bir an
Uzansam okyanusa dökülür müydüm?

Karardık birden çarpışma başladı.

Su oldum yine düştüm toprağa.
Aldı beni içine gözlerim kapalı.
Araz etti gönlüm,
Akıp gitmeliydim.
Cılız bir sese döndüm.
Ilık ılık tünel kazdım.
Işık uzak ama bendeydi
gel dedi “gel!” “Yerin burada.”
Bu tehcir kimden geldiyse şükürler olsun ona…
Aktıkça serinledim dirildim adeta.
Su,
kuvvete kuvvetle karşılık vermez.
Direnç görünce üstüne gitmez.
Engelin zayıf noktasını bulmak onun işi,
Yoğunlaşır sonra,
Akar yeniler kendini.

“Sabırlıyım damlaya damlaya taşı delerim

Damlaların gücü değildir
Sürekliliğidir
Yükselir ihya ederim.
Kimsenin olmak istemediği en alt yerlerde akarım.
Bunun içindir ki
Herkes beni baş tacı yapar.
Bilirim nerede durmam gerektiğini.
Doldururum sabırla çukurun eksiğini
İstesem taşarım,
Sel olur düzlerim her yeri,
Ama o sınıra geldi mi dururum,
Liderlik erdemlerinin gerektirdiği gibi.

Nerede olsam hemen uyum sağladım.
Etrafımdakilerin rengini şeklini yansıtırım.
Oysa ki kimse bilemedi rengi mi,
Göremedi şekli mi
İçime girmek kolaydır çıkmak zor.
Bana düşen düştüğü için değil,
Yüzemediği için boğulur.

Dalga,

Gücünü okyanustan alır.
İçini boşaltır dolar, çalkalanır sallanır durulur.
Bu sesi tanıyordum
Karıştıkça özlem gideriyordum.
Çaydan ırmağa
Oradan denize ulaştım.
Kırk kova suyla kırk takla atıp arınıp paklandım.
Ben suyun her halini yaşadım.
Neler neler gördüm anlatmaz mıyım?

Melek Kırıcı

www.kafiye.net