MUHABBET ETSEK

Deniz çılgın dalgalarını kayaya çarparken,
Tahta sandalyeli bir masa bulsak.
Ayaklarımızı köpük banyosunda unutsak,
Masmavi denizin muhteşemliğine kapılsak,
Balık yesek, ya da simit ayran!   
Ya da şekersiz çay içsek.

 Muhabbet etsek,
Yazılmış ayrılıklara son versek.
Ufuklara bakarak,
Deniz ile gökyüzün birleşmesini izlesek,
Kavuşmayı yeniden öğrensek,  
Zamana kaptırdığımızı yorgun belleklerimizi,
Denizin umut veren dalga sesleriyle yıkasak,
Sormasak birbirimize nasılsın diye!  
Anlatmasak birbirimize dünyalık işlerimizi,
Önümüze çıkan sürprizler gibi,
Martının kanat çırpışları olsa heyecanımız.
Nasıl dalgası ve köpüğü olmayan deniz yoksa!
Konuşurken heyecanla titreyen,
Sesimiz, ellerimiz ve nefesimiz!
Kıvılcımı alevlendiren dokunuşlarımız olsun!
Şöyle muhabbet bağında,
Tane tane yesek üzümlerimizi,
Önümüze çıkan sürprizler gibi!

Muhabbetimiz,
Denizin en derinliklerinde saklanan incimiz olsa.
Sanma ki uçsuz, bucaksız evrende gökyüzü bomboş!
Yıldızları ve ayı ışığını kucaklamış,
Denizi güneşi ile ısıtır.
Güzelliğini gece sergiler,
Beden dilimizle değil,
Yürek dilimizle eşlik etsek
Bu tabloya….

 
Gülsüm Hicran ÇAÇUR
www.kafiye.net