KARA SEVDA

Sararmış söğüt ağacının yaprakları
Altında yemyeşil çayırların kokusu,
Dağlardan çağlayarak akan derenin sesi ,
Değirmenler arkasında
Saklambaç oynayan âşıkların gölgesi!
Hangi ramazanda ikram edilmiş hurma çekirdekleri?
Çığlıklara, naralara karışmış nal sesleri!
Gökyüzündeki ayın yüzü olur ay yüzlü sevgili!
Ellerini uzatsalar,
Göklere değecek olan çocukların yürekleri.
Şubatta çiçek açan ağaçlar,
Yalancı bahara inat donmamış çiçekleri.
Ertelenmemiş düşler,
Kürşat’ın 40 ahbabıyla Çin Sarayı’nı basması
Akıllara durgunluk mu cesareti?
Kandaki kıvılcım cana ateş,
Karlı dağların sevdası.
Cehennem ateşi mi sevapsız sevdalar!
Derdine derman aramak mı dervişlerin hüznü!
Sevginin rengi olmuş kara,
Gökten yıldızı getirseler sana,
Vazgeç kara sevdandan,
Dönmez mi yanık yürek kara sevdasından,
Şerbet gibi içer mi aşk zehrini?…

Gülsüm Hicran ÇAÇUR
www.kafiye.net