MADENCİ

Ekmek ne kuşun kanadında
Ne de gagasındaydı uzanıp almak için
Ekmek çok uzakta en derindeydi
Ya cesaret ya da esaret olmak lazımdı
Kara elmasa
Şimdi kan damlıyor üzerine
Can düşüyor umut ve ekmek yerine….
—————————

Ellerin semaya gözün karaya
Düşlerin pembeye bakar madenci
Bir avuç kömürün çıkıp karaya
Nice ocakları yakar madenci

Toprağın yüzlerce metre altında
Duana en yakın yürek katında
Seninle nefessiz kalıp batında
Ahımız tavanlar yıkar madenci

Gün; ışık yoksunu olsa karanlık
Böyle meseleye deme ki anlık
Hangi yanımıza biraz aydınlık
Gözlerinin feri çakar madenci

Fedakâr ömrünse elmas çağında
Terinle yıkanır ecel bağında
Bilsen; kaç kez ölür kalan sağın da
Oradan ölüsü çıkar madenci

Pervazda adına kuşlar ufukta
Acın hissedilir tutuk solukta
Yırtık eldivenin kalmış oyukta
Göğsüme matemi sokar madenci

Geride kalanlar yakanda gamsa
Üzülme! Selamın Hüda’ya tamsa
Yanmış hasretinde aşk bir tutamsa
Kevser suyu orda akar madenci.

Nezahat YILDIZ KAYA
www.kafiye.net