KARLAR YAĞMIŞ

Uyandırmayın beni, ebediyete kadar
Karanlıkla barışık, güneşlere küskünüm
Hep hayâller kurayım, tâ kıyâmete kadar
O vefâsız dostlara, gülüşlere küskünüm

Kuşlar dahi konmasın; hep uçurun! uçurun!
Ağaçlar yaprak döksün, boyunları bükülsün
İnleyen rüzgârları, hep susturun, susturun!
Yaprakların yerine, gözyaşlarım dökülsün

Dereler gibi aktım, kuşlar misâli öttüm
Bir feryâd gibi döndü, seslerimin sâdâsı
Alevsiz ocak gibi, sessizce yanıp tüttüm
Bu adam âteşlerin, boynu bükük gedâsı

Meğer benden habersiz, şu rûhumu çalmışlar
Aramaktayim her gün, içimde ve dışımda
Meğer benden habersiz, her şuhumu çalmışlar
Aramaktayim her gün, şu gencecik yaşımda

Bütün hayâllerimi, ben gurbette büyüttüm
Kendimden çok uzağım, fakat ölüme yakın
Bir ömrü, bu bedeni, gözyaşımla çürüttüm
Beni kitaplarımla, köy meydanında yakın

Bende tezâtlar neden! doğuştan iç içedir?
Kazanırken kaybeden, usta bir kumarbâzım
Buharlı pencereme, vuran garîb serçedir
Hani nerde elimle, beslediğim şahbâzım?

Gözyaşı kirpiklerde, bir cam gibi kristal
Ruhum da bedenimde, âdetâ buz kütlesi
Biraz güneş içindir verdiğim bunca kitâl
Erisin artık mavi, ince aysberg kütlesi

İçime karlar yağmış, toprağım cam gibi buz
Gözüme sisler çökmüş; istikbâl bir siluet
Gelecek baharımda, açmayacak bir nevruz
O karlar kalktığında, Soner çoktan iskelet

Kelimeler:
Garîb: yabancı, tanımadık
Şahbâz: Doğan kuşu
Şuh: Sevgili, neşeli sevgili
Kitâl: Savaş

Soner Çagatay 24 Kasım 2010 /Wuppertal
www.kafiye.net