şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Mübarek Ramazan ayı gelmişti. Aysun hanım, o gün büyük bir heves ile iftar yemeği için hazırlık yapıyordu. İftara komşularını davet etmişti. Bir yandan yemek hazırlığı yaparken bir yandan da iki küçük oğlu ile ilgileniyordu. Burak beş, buğra üç yaşlarındaydı.
Yalnızlık, ilk zamanlarda huzur verse de, uzadıkça tahammülü zorlayan,
acilen esarete dönüştürülmesi dilenen can sıkıcı bir özgürlüktür.
Süleyman yaşı kırk sekize dayanmış, orta boylu, pek yakışıklı olmayan bir adamdı. Kalın çerçeveli gözlükleri, hafif peltek konuşmasıyla ve daima terli yüzüyle itici bile sayılabilirdi. Çocukları büyümüş, boyunu geçmişti. Hanımıyla, ailesinin baskısıyla evlenmiş, kör-topal bugünlere kadar gelmişlerdi. Süleyman, başı bağlandıktan sonra bir türlü mutlu olamadığı evliliğinden umudunu keserek,kendisini tamamen iş hayatına vermişti. Hanımı Neriman nasıl olsa evi ve çocukları idare ediyordu. Bekârken çırak olarak girdiği matbaada çalışkanlığı ile göz doldurarak usta ve nihayetinde müdür olmuştu. İyi kazanıyordu.
Bir sabah gözgöze geldik seninle
Baktım da kavruldum yanık teninle
Yarenim, yoldaşım baktım seninle
Sende bağlanmışsın, benden betersin
Kına gecesi sabahı günü, beni kuaföre götürmek için Ümit sabah erkenden eve gelmişti. Odamın
kapısının önüne gelerek ve kapıyı çalıp;
_ Şeyda’cim günaydın, hazırsan çıkalım’’’ cevap vermemiştim. Beni hala uyuyor sanıyor ve ard arda kapıyı çalarak bana sesleniyordu. Aslında onu kırmak istemiyordum artık, nede olsa kocam olacak ve bütün bir hayatı onunla paylaşacaktım fakat elimde değildi, istem dışı onu
Bir pazar sabahı. Sabah erkenden kalkmış, akşamdan verdiği karar gereği yürüyüşe çıkacaktı. Balkondan dışarıya bakıyordu.
– Bugün hava yağmurlu, en iyisi mi şemsiyemi yanıma alayım, dedi.
Mustafa Bey, evden çıktı. Kendisi İlahiyat kavşağında oturuyordu. Amacı Üçyol’a kadar yürümekti.
İnsanlar her zaman bir nedenden dolayı hatırlanmayı hep isterler. Ancak bu hatırlanmanın sonunda sonuçlar bazen hep mutlu olmuyor ne yazık ki! Mutlu oluyorsunuz arandığınız için. Hüzünleniyor; kederleniyor, hatta keşke dediğiniz an oluyor… Gözünüzden yaşlar akıyor…
Geçirmiş olduğum ameliyat nedeniyle evime bir taraftan öğretmen arkadaşlarım geçmiş olsun
Aşkımızın falına bakmıştık bakışmıştık,
Bir deli ırmak gibi çağlayıp akışmıştık,
Kıskanan çatlıyordu ne de çok yakışmıştık,
Sadece sen diyerek tutuşup yanan benim!
Titriyordu akşam, hüzne doyarken,
Saldı ikimizi, yalnız geceye,
Tüllendi griler, ruhu soyarken,
Sırları döküldü, nurlu heceye.
Koyu mavi duvarlı müstakil ev, geniş, yeşil bahçenin tam ortasına inşa edilmişti. İki katlı, çelik kapılı, kırmızı kiremitli bir evdi yeni evimiz. Hoş, pek de yeni göründüğü söylenemezdi. Bizden önceki sahibi iyi kullanmış olabilirdi ama yıllara meydan okuduğu, yakından incelendiğinde farkına varılan yıpranmış dış cephesinden anlaşılıyordu. Sağlam görünüşlü çelik kapı kirişinin görünümü, orta yaşlı bir insanın göz kenarlarında oluşan kırışıklıkları andırıyordu.