şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Bakın hele gavata nasılda gubarıyor
Dokuz köyün hindisi halt eylemiş yanında
Kini yüzüne vurmuş fesattan geberiyor
Sanki iblis dolaşır damarında kanında
Doğmuyor umutlarım gecelerim isyanda
Umudu geleceğe katmayı öğret bana
Burası yolun sonu bitti dediğim anda
Dertleri beş paraya satmayı öğret bana
Gülmedi hiç yüzüme gülmez derken bu bahtım
Bekârlık sultanlıkmış böyle kalmakken ahtım
Girdin gönül evime talan oldu bak tahtım
Gönül otaklarımı kor alevsiz yakansın
Yolum düştü bu sabah gittiğimiz o dağa
Adım adım dolaştım seni andım gün boyu.
Şaşkın şaşkın bakındım etrafta sola sağa
Sanki devre dışıydı bedenimde beş duyu.
Kırk mum diktim bu gece, aşkımızın büstüne.
Otuz dokuzu sönse, biri yanar sevdiğim.
Öyle çok sevmişim ki, gül koklamam üstüne.
Dikeni göze batar, içim kanar sevdiğim.
Aykarası gözleri kapatırda açmazsam
Yüzünüze bakıpta tebessümler saçmazsam
Azrail’in elinden kurtulupta kaçmazsam
Ardımdan feryat edip sakın ağıt yakmayın
İşinden çıkar çıkmaz kahvehaneye sapar
Sanki tapulu malı kendine bir yer kapar
Masaya dörtlü diye bağırır anons yapar
…..Kahve köşelerinde bir çok oyun dönüyor
….Sorumsuzluk yüzünden ne ocaklar sönüyor
Kaybetmişim yolumu şaşkınım divaneyim
Kendimden bihaberim deliyim avareyim
Kör kandilin peşinde sanki bir pervaneyim
Gelenim olur diye bakacağım yol mu var
Dolmamıştı demek ki garibanın çilesi
Aracı koydu Yusuf kara kızla barıştı
Yâr dediği adamın evine yok gelesi
Zindan oldu günleri gecelere karıştı.
Köyün bütün gençleri vurgundu kendisine
Yüz vermedi arayı açtı gitti kara kız.
Sarı Yusuf’u o yıl eş seçti kendisine
Umutları yürekte kaçtı gitti kara kız