FERDA  (Dağ Çiçeğim)

Bulutlanmış şu kalbin, yağmur olup hep akar,
Teninin sıcaklığı, kor ateş gibi yakar,
Aldığın her bir nefes, uzaktan hasret kokar,
Bilmeyecek bir azim, umut olmuş her perda,
Pembeleşir şafaklar, dilrübamsın sen Ferda!

Bir mutluluk havuzu, bu ırmağın hep taşmış,
Duruşmasız bir hüküm, gören gözler hep şaşmış,
Daireler çizerek, dağları tek tek aşmış,
Kelimeler yetersiz, anlaşılmaz bir derda,
Kekik kokar şu nemir, dilbestemsin sen Ferda!

Gerçek aşkın büyüsü, uçururken kır atı,
Ağırlığı hisseder, yüksektedir son katı,
Mavi sırla kaplanmış, sağlam durur bu çatı,
Bu eşeddi mücazat, çok uzakta bir berda,
Kelebeğe dönüşür, dildademsin sen Ferda!

Aşk dengesi sağlanmış, kalpte olduk bir takım,
Gözler gözde gezerken, kuvvetlenir bu akım,
İz olmayan şu kumda, yapılacak son bakım,
Bir seraptan ibaret, saksıdaki şu verda,
Fani dünya geçerken, dilgüşamsın sen Ferda!

Ay ışığı altında, çalar şimdi ilk şarkı,
Gözlerinden taşarak, döndürecek hep çarkı,
Yedi ayrı iklimde, anlaşılır bu farkı,
Masaldaki hayalin, açar kalpte bir zerda,
Bulutsuz mavilikler, dilnüvazsın sen Ferda!

Hakan KURTARAN
08.03.2013-Denizli
www.kafiye.net

Osmanlıca Sözlük
Dilrüba= gönül çalan
Dilgüşa=kalbe ferah veren
Dilgüdaz=gönül vermiş
Dildade=aşık
Dilbeste=gönülden bağlı
Nemir=tatlı su
Eşeddi mücazat=şiddetli zulüm
Perda=yarın
Derda=yazık vah
Berda=Rusyada bir kazak köyü
Verda=gül
Zerda=altın gibi