Merdo

Kalk gidelim dağlara 
Kekik kokusuna
Gurubu kızıl saçlarından içelim kanasıya

Şafak sökmeden; 
Ayın mavi yağmur banyosunda,
Islatalım efkarın yanık bestesini Merdo.

Bir kuş sürüsünün dansı altında, 
Çoban yıldızının;
Geceye soyunan ince teninin seyrinde, 
Kozalaklara dolan sarhoş yüreklerimizi
Vaktin kıpırtılarında yudumlayalım.

Haydi !
Merdo;çıkalım Bozyer dağlarına,
Ucu açılan gönül mektuplarımdan sana 
Sarhoş nüshalar indireyim.
Sincaplar çıkartsınlar gövdesinden
Yaşlı çınarların meraklı bakışlarını,
Meşe palamutları çatırdasın meşkinden!

Türkülerime kök salan;
Saçlarının siyah telleriyle yüreğimin,
Gelgitlerine vuran hasretleri dindireyim!

Ak ellerimden dağılsın geceye nağmelerin!
Alaca tutan yemişleri,
Karıncalar uyansınlar uykularından, 
Toplasınlar arda kalan kırıntılarını yüreklerimizin.

Ebabiller konsun ucuna,
Cızıldayan sabahlarımın 
Su içsinler yaramın sana ağlayan
Saydam gözelerinden Merdo!

Gel !
Merdo; pınar başında yerlere saçılan, 
Al kanlarından bana,
Mahsuni üflerken ölümsüzlüğün ensesine,
Yanına düşen yüreğimin 
Bucaksız kanatlarıyla.
Dudaklarımızın izlerine ovalanan yıldızların,
Kristal katrelerinden damıttığım 
Kanlı sonumuzu alıp getiren ırmak boylarına!

Yeşil çimenler arsında seken,
Serçelerin cıvıltısı süzülüp 
Kara kısrağının yelelerinden, 
Umut eksinler aşkın coğrafyasında
Kavuşamayanların meramına.
Beyazları giymiş ruhumuza savrulurken
Morlu çiçeklerin doğum aşıları
Yaşmağımın oyasında sana açan 
Orman güllerinin coşkusundan 
Gel Merdo!

Merdo namus, 
Merdo şeref ,
Merdom sevdam !

Serilmeden örtüsü suskunluğumun, 
Omuzlarda kırılan yasına.
Sana türküler söylediğim;
Dilek Tepesinin yoncalı sırtlarından,
Yollarına çözülen,
Mavi fistanımın kuşağını
Boynuna dola da gel!

Bulutlar düşmeden yatağından göğün,
Dağlar yeşil kirpiklerini takmadan, 
Sinelerine göğün tutuşmadan, 
Yeşil ile mavinin tutkulu dansı 
Gün kurusu düşlerde…

Siyah örgümü kesip attığım pınar başında
Ağıtlarımın boğduğu soluğuma
Soluğundan soluk ver Merdo’m

Kara yağızım, 
Sevdiğim,
Buğday kokulum aşım…

Kavuşunca rüzgarı kara kısrağınla;
Diz çöküp elini öpeceğim ilkin,
Kabak saplarını yüreğimin 
Uçuk deryasına atıp 
Aşkımdan nargile yapacağım sana.
Kekik sarıp çınar yapraklarından;
Bir cigara yakacağım o vakit bende!

Kasketinle su taşıyacağım sana,
Dorukların kristal göletlerinden,
Menevişlerimde demlediğim sevdamızdan,
Çay süzeceğim!

Güvercin sütü sağıp aş katacağım
Mavi çatılı ocağımıza!

Üzerimize çekip mehtabı
Gireceğim sıcacık koynuna.

Sen uyanmadan henüz sevincime
İlk ışıklarını emip güneşin 
Bakışlarının düş sayıklayan uçlarına, 
Bırakacağım usulca…

Mahsuni Şerif ;
Sevda çalacak bizden o an!
Sazının ahenginde salınacağız sonsuza değin,
El ele diz dize.

Kuyruklu elbisesi dizlerimden taşan
Yeşil topuklu kibirli çayırlardan, 
Köyümün kokularını koparacağım kısrağımıza
Dolu dizgin koşacağız,
Göğün yeşil yurtlarında Merdo!

Bir kız bir oğlan doğacak, 
Bembeyaz gelinliğimin eteklerinden kucağına,
Koşturacaklar bahçemizin susmayan coşkusunda
Kehribar tesbihin 
asılacak boynundan umutlarımızın!

Gel!
Sevdiğim kavuşalım artık!
Susmasın bağlaması aşıkların! 
Düşmesin yanıbaşımıza acı!

Etme !
Merdo kalk gidelim!

Bak !
Dağlar sırtladı özgürlüğümüzü 
Uzat boşlukta kalan ellerime ellerini!

Haydi!
Merdom; daha türkülere sevdamızın kınasını yakacağım …

Filiz Kalkışım Çolak
www.kafiye.net