Rİ RA RO RUM 

Gözleri kadının gözleriyle buluştuğunda, birkaç saniye, kadının hemen yanı başında hissetti kendisini ve içini tatlı bir teslimiyet sardı.

Kısa bir şaşkınlıktan sonra kendini toparladı. Nihayetinde pencereden vuran gün ışığının göz yanılmasına sebep olduğuna karar verdi.
Tam bu anda kitabın üzerindeki resmin altında bulunan deseni algıladı gözleri. Ayrıca, “Hafaza Melekleri her yerdedir.” yazıyordu.
Daha dikkatli baktı. Desenin ortasındaki gözde bir boşluk gördü. Bu, kitabı açacak kilit yeri olabilirdi. Anahtar…anahtar… dedi kendi kendine…Halının altında gördüğü olabilir miydi?!Evet olabilirdi!!Kesin oydu…Kesin… Hemen halının altından aldığı anahtarı göze taktı ve çevirdi. Birkaç saniye içinde desendeki her bir gözden akan mavi mürekkep kitabın içine doğru ilerledi. Anahtar deliğinden saçılan ve Karin’in gözlerini kamaştıran bir parlamayla birlikte kilit açıldı.
Umulmadık derecede sakindi. Kitabın sayfalarına hızla bir göz attı. İlk üç sayfa hariç diğerlerinde herhangi bir yazı yoktu, tertemiz el değmemiş boş sayfalardı. Yazılar henüz kurumamıştı ve taze mürekkep kokuyordu. Tam okumaya hazırlandığı anda kapı çaldı.
“Kim o?” demesine fırsat kalmadan Maya telaşla içeriye girip:
“Oğlum, her yerde seni arıyorum, İzhak’ın odasında ne işin var senin?”dedi.
“İzhak’ın odası mı?”dedi içinden.Odanın kime ait olduğunu anımsıyamıyordu.
“Buradayım işte Maya telaşlanacak ne var?”dedi delikanlı sakinliğini bozmamaya özen göstererek.
Sakin kalmaya çalışıyordu ama canı sıkılmamış da değildi. Tam merakını gidereceğini düşündüğü anda Maya da nereden çıkmıştı.
“Ne bileyim endişe etim senin için. Elimde değil işte.” diyen Maya’nın gözleri doldu.
Karin, Maya’yı üzgün görünce tavrını biraz daha yumuşattı:
”Tamam Mayacım, tombulum Nereye giderim ben seni bırakıp.” diyerek elindeki kitabı arkasına sakladı ve kadının yanağından makas aldı.
“ Tombul” lafını duyan kadın sanki bir anda kendine geldi. Karin için olan endişesini bir kenara bırakıp bir ejderha gibi kükredi:
“Ben tombul değilim!!…Belki..Belki azıcık balıketi,o kadar.”derken yüzü öfkeden kıpkırmızıydı.
Karin kısık bir sesle “Oldu ben de hamsi.”diye ilave etti hafifçe sırıtarak.
Demez olaydı.kulakları duymaz Maya bir anda duyar oldu ve’ Karin i hafifçe pataklarken bir yandan da söylendi:
“ Haylaz oğlum benim, ne de bilmişmiş…”
Şakalaşarak odadan çıktılar. Maya bu arbedede Karin’in İzhak’ın odasında niçin bulunduğu sorusuna cevap almayı unutmuştu. Zaten Karin, birkaç gündür garip davranıyordu. Delikanlı arkasına gizlediği kitabı belli etmemek için çaba sarf ederken, Maya’yı oyalamanın bir yolunu düşündü. Etrafındaki insanların kişilik özelliklerini pek hatırlamıyordu. Yine de birkaç günlük gözlemlerinin neticesinde Maya’nın kendisi için bir şeyler pişirmeyi sevdiğini anlamıştı:
“Mayacım, canım benim, bir tanem…”
“Söyle bakayım ne istiyorsun?”
“Bir şey istediğimi de nereden çıkardın?”
“Hadi üzme beni de söyle bakalım.”
“Şimdi şöyle bol çikolatalı bir kek olsaydı da yeseydik, fena mı olurdu yani?!”
Karin, Maya’dan gelecek yanıtı nefesini tutmuş beklerken:
“Tabii oğlum, sözü mü olur? Yeter ki sen iste.” yanıtı gecikmedi.
Bunu duyan Karin’in benliğini çocuksu bir heyecan sardı.
Sevdiği birini mutlu etmenin şevkiyle aşağıdaki mutfağa inen Maya’yı birkaç saniye izledikten sonra hızla odasına gitti. Kapısını kilitledi, kitabı açtı. Biri okumasına engel olacakmış gibi hızla okumaya başladı:
“Hafaza(Koruyucu) Melekleri Adına,
Kendisini diğer yaradılanlardan farklı gören, gaflete düşen.Okudukça düşünecek, düşündükçe çıkmaza gireceksin.İlk okuyuşunda aklına geleni yapmalısın.Çünkü düşündükçe farklı bir yola sapacaksın.
Sana verilecek gönül meşalesiyle yolunu aydınlat.Ya da anlaşılmak için çırpınırken anlaşılmamak üzere ölümsüzleş.
Rengarenk bir dünya kur kendine.İlk rengin, aşk alevinin rengi lavanta mavisi olsun.Olsun ki aşkla yeniden doğsun dünya.
Dünya gizeminin gizli köşesinde kalmış büyülü aynada senin ırkından ayrı yaratılanları gör ve onlarla bir ordu kur.
Gölge Alemin huzmesi düştüğünde yüzlere korkularına yenik düşme sakın. Unutma, sen yol göstereceksin ırkının son kalanlarına.

Devamı var

Gülşah TANAĞARDI
www.kafiye.net