SENSİZ BİR BAYRAM DAHA!!!

Merhaba Biricik Torunum Zeynep;

Merhaba bir tanem. Dedesinin biricik torunu, nasılsın bakalım? Beni sorarsan ben bomba gibiyim Zeynep torunum. Bu gün ramazan bayramının birinci günü ve ben seni tam beş yıldır kapımda bekliyorum. Her bayram kapımın ziline basarak aşağıdan bana “ Hüseyin Dede, ben geldim. Bekle beni.” Sesini duymayı o kadar çok istiyorum ki, ama ne yazık ki bu bayramda kapımı çalmayacaksın ve bana seslenemeyeceksin. Senin elinde değil benim kapımı çalmamak ve benim evime gelmen sana bağlı değil. Bu nedenle bayramın ilk gününden son gününe kadar boynum bükük, balkondan senin bana gelmeni dört gözle bekleyeceğim. Fakat ne yazıktır ki bu bayramda seni göremeyeceğim.

Sevgili Zeynebim, canım benim, bir tanemsin. Sen dünyaya geleli beş yıl oldu. Ne ellerini tutabildim bu beş yıl boyunca, ne yüzünü okşayabildim, ne de pamuk gibi olan ve mis gibi kokan o saçlarını okşayabildim. Her gece rüyalarıma girdin. Yıldızlarla sana selamlar yolladım ve senin gökyüzündeki yıldızından bana selamın geliyor, sağlıklı olduğun, büyük bir hızla büyüdüğünü haber veriyor bana. Canım, yılların özlemiyle sana sarılmanın, sarıla bilmenin anını dört gözle bekliyorum. Seni kucaklamayı, seni koklamayı, seninle konuşmayı, seninle parkta el ele dolaşarak salıncaklarda sallamayı o kadar çok özlüyorum ki, bazen çevremdeki parklara gidiyorum. Orada gördüğüm kız çocuklarını sana benzetiyor ve onlarla konuşmaya çalışıyorum. Ama yine boynum bükük, sessizce, sele dönüşen gözyaşlarımı içime atarak evimin yolunu tutuyorum.

 Canım Zeynep’im, sebebini bilmediğim ve hala açığa çıkmayan bir takım sorunlar var denilerek ne annen, ne de baban bana hala ne merhaba dediler, ne bir bayramda, ne bir özel günde selam vermediler. Sen İzmir’e anneannene geldiğinde seni elinden tutarak; “ Zeynep Kızım, haydi seni Hüseyin Dedene götürelim. Seni o da özlüyor ve görmek istiyor. Dedenle parka gidersin, dolaşırsın, onun elinden tutar eve doğru koşturursun.” bana getirmediler, getirmiyorlar! İnan bir tanem büyük bir suçum olmuş olsa da bana seni görmemi engelleseler. Keşke suçlu olduğumu suratıma haykırsalar da seni kucaklamamı engelleseler. Suçum yok, sebepsiz yere yıllardır senden uzak kalıyorum ve seni benden köşe bucak kaçırıyorlar. Bayramlar; barışmadır, dargınların, küslerin küslüklerinin küslüğü sonlandırmasıdır. Ne yazık ki bu beşinci bayramdır ben seninle buluşup koklaşamadım ve senin özlemin, senin ateşin, senin çıtı pıtı ellerini daha tutamadım. Canım senin hayalinle yatıyor, senin hayalinle uyumaya çalışıyorum. Senin için hala küçük odadaki ranzada oyuncakların seni bekliyor. Senin için duvarda asılı olan bir de saz var canım. Ben saz çalmayı öğrenmek istedim ama beceremedim. Belki sen bu sazı eline alıp güzel güzel türküler söylersin bu dedene. Ah Zeynep torunum ahhhh!!!

Zeynep torunum, bir bayram daha seni tanıyamadan ve senin sessizliğinle, öksüzlüğünle geçecek. Allah bir gün seni oturduğum bu fakir hanemde kucaklamayı özlemekle devam edecek. Ben yaşlanmaya, sen büyümeye, serilip serpilmeye ve genç bir kız olarak yaşama devam edeceksin. Kim bilir, belki karşılaşacağız, belki de seninle karşılaşmadan önce bu fakir, gariban deden son nefesini verirken; senin ellerini tutamadan, kucaklayamadan, saçlarını okşayamadan ve sana bir kerecik olsun seslenerek seni de bana seslenmeni duyamadan son nefesimi vereceğim. Ni diyebilirim ki Zeynep torunum, Allah hakkımızdakini hayırlı eylesin. Seni görememek, sana sarılamamak…

Sevgili Zeynep’im, beni hala umudum var ve seninle sağlığımda er ve ya geç buluşacağım. Seni fazla meşgul etmeyeyim canım. Senin bu bayramda gezecek çok yerin vardır. Bir yolun düşerse şayet bu gariban dedenin fakirhanesine de “ CEEEEEEE, BEN GELDİMMMMM” deyiver olmaz mı canım. Allaha emanet ol sevgili torunum.

Biricik deden Hüseyin’den sevgilerimle.

 

Hüseyin DURMUŞ
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair ve Yazar
www.kafiye.net