SU VE EKMEK

Şu dünyada en çok suyu severim ve kıymetini bilirim. Bilirim; çünkü hayatımın her anında ona ihtiyacım var. Çünkü o olmazsa yaşam fonksiyonlarım kısa sürede iflas eder. Bu nedenle ziyan etmem bir damlasını bile… Eğer ben suyu israf edersem bilirim ki, her canlının susuz kalmasında benim de payım olur.

Bazen bir yudum, bazen bir damla suyun ne denli önemli olduğunu benden daha iyi bilenler de vardır mutlaka. Bir yudum suyun önemini susuzluktan kavrulanlar bilir. Bir damla suyun önemini de kuşlar…

Şu dünyada sudan sonra en çok ekmeği severim ve kıymetini bilirim. Bilirim; çünkü o olmazsa karnım doymaz. Bu nedenle ziyan etmem bir kırıntısını bile.
Bazen bir dilim ekmeğin, bazen bir kırıntının ne denli önemli olduğunu benden daha iyi bilenler vardır mutlaka. Bir dilim ekmeğin önemini günlerce açlık çeken insanlar bilir. Bir kırıntının önemini de kuşlar…

Kuşlar bile şanslıdır bazı insanlardan. Nasıl olsa bulurlar yiyecek bir şeyler. Çünkü kanatları vardır onların. İstedikleri yere uçarlar. Ya kanatları olmayan insanlar… Kaderin kendilerine sunduğu coğrafyada yaşamaya mahkum olanlar… Nasıl uçabilirler ki başka diyarlara ekmek aramaya, su aramaya?

“EKMEK VE SU” bir annenin çaresizliği olur, canlanır gözlerimin önünde:
Elleri uzanır çöl sıcağının kavurduğu… Dudakları aralanır kurak topraklar gibi çatlamış. Başını kaldırır, yalvaran gözlerle bakar gökyüzüne. Avuçlarını açar, yalvarır “su” diye… Bulutlar yağmur yüklü değildir; yağmur yağdırmaz hiçbiri yeryüzüne. Anne çaresizce bakar kucağında iskelete dönmüş gül yüzlüsüne. Gül yüzlüsü kimin kucağında olduğunu bile anlayamayacak kadar bitkindir. Birkaç kez kırpar gözlerini. Kirpiklerinin sayısınca sinekler doluşmuştur göz çukurlarına. Ve gül yüzlü çocuk kapattır gözlerini. Meleklere gülümser, hafifler bedeni. Annenin göz pınarları kurumuştur, ağlayamaz. Sessiz bir çığlık yankılanır, duymak isteyen yüreklere ulaşır.

Sorun şimdi bir yudum suyun, bir dilim ekmeğin kıymetini o anneye. Ve anlayın şimdi arabanızı yıkarken, bulaşığınızı yıkarken, banyo yaparken hoyratça harcadığınız suyun bu insanlar için ne denli önemli olduğunu. Çeşmenizi her açtığınızda bir gün sizin de susuz kalabilme ihtimalinizin olduğunu düşünün.

Ve anlayın bazen bayatlamış diye çöpe attığınız ekmeklerin bile bu insanlar için ne denli değerli olduğunu. Bir gün sizin de aç kalabilme ihtimalinizin olduğunu düşünün. 
Ve ellerinize uzanan o güçsüz elleri tutun, gücünüz yettiğince…
Ülkü Duysak
www.kafiye.net