AVRASYA EĞİTİMCİLER DERNEĞİ GEZİ NOTLARI –3

(İran’da Tebriz Gezi Notları)

Gününüz aydın olsun. Gezimizin son durağı Tebriz.Tebriz’e gitmek üzere Azerbaycan’ın sınır kapısından İran sınır kapısına doğru 3,5 – 4 saat süren oldukça zahmetli bir beklemeden sonra girebildik.Ancak bu muhteşem şehir için değerdi.İpek yolu üzerinde bulunan bu tarihi şehirde UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan bir çok güzel yer ve eser bulunmaktadır.
Gerek Tebriz’de ve gerekse Bakü’de hiç bir sıkıntı çekmedik ve sevgiyle karşılandık. Kendimizi yurdumuzdaki gibi rahat hissettik.Tebriz’e girmeden önce Azim Kardeşler Lokantası’nda Mina Kebabı (Lüle Kebabı) yedik.
Tebriz, İran’ın dördüncü büyük kenti,ancak sanayi bakımından ikinci büyük kentiymiş.Şehrin havası sıcak yaz aylarına rağmen ılımlı ve güzel ,bunaltmıyor.İran’ın girişinden itibaren bitki örtüsü İç Anadolu Bölgesi’ndeki gibi bozkırdı.Tebriz, karasal iklimin özelliklerini gösteriyor.
Otelimizde kahvaltı yaptıktan sonra Gaçar Müzesi’ne doğru yola çıktık. Gacar Müzesi, Gacar Hanedanıyla ilgili nadide ev ve süs eşyalarının bulunduğu müze. Sadece bir kısmı müze , diğer kısımları başka amaçlarla kullanılıyor.Göz alıcıydı.Camları;işlenmiş, iç açıcı, sarı ,mavi,kırmızı,yeşil renkli desenlerden oluşuyordu.İşlenmiş tavanlar,barok tarzı perdeler, silahlar, hanedan ailesinin soy kütüğü ilk göze çarpanlardı.İnsanın ruhunu okşayan bir saray.
Gacar Müzesi’nden sonraki durağımız; Şairler Mezarlığı.Dünya’da yetiştirdiği şairleri ,sanatçıları için özel mezarlık yapan tek şehir Tebriz.Kanaatimce sanata,sanatçıya verilen önemin göstergesi.Haydar Baba isimli ünlü eserin şairi Şehriyar’ın mezarı da burada. Dua edip, şiirlerini dinledik.Müzeler Şehri Tebriz’de çok kıymetli , paha biçilmez tarihi eserlerin muhafaza edildiği bir çok müze var.Ancak bu kısıtlı zamanda hepsini gezemedik.İnşallah bir daha ki gelişimizde.Yolumuzun üzerindeki Beytuni’nin yaptığı yiyecek müzesini gezdik.Gacar döneminden kalan Seyit Hamza Camii’ni gezdik.
Moğollar, Safaviler gibi devletlere başkentlik yapan Tebriz; İran’ın en önemli ticaret, endüstri ve eğitim merkezlerinden biri. İran’da ilk belediye teşkilatının kurulduğu Tebriz’de Belediye Binasının bir kısmı da müze olarak gezilebilir.Saat Kulesi olarak da adlandırılan bu bina da uçuş halinde bir kartalı gösteren bir şekilde dizayn olmuş.İçerde bulunan eşsiz ,tarihi eserlerin fotoğraflama imkanı buldum.
Daha sonra Mescit-i Alişah Kalesi’ni gezdik.8. yüzyıldan kalma bu eser görülmeye değerdir. Kaleden sonraki durağımız Azerbaycan Müzesi oldu.Bu müzede bölgede yapılan kazılarda ortaya çıkan eserler sergilenmekte.Tebrizli bir heykeltıraşın yaptığı heykeller, insanlık açısından çok önemli mesajlar veriyordu.
5000 yıllık tarihi olan şehir, deprem kuşağında yer aldığı için bir çok yıkıcı depremin etkisiyle tarihi eserlerin bir çoğu yıkılmış ve ya kalıntıları kalmış.Daha sonra şehir yeniden inşa edilmiş.Gezdiğimiz Göy Mescit çinileriyle meşhurdur ve günümüze kalan en önemli eserlerden biridir.Şah Cihan zamanında yapılmıştır.
Göy Mescit’in önünden geçip doğruca ileriye doğru devam ettik. Yol boyunca büyük ve modern bir çarşının içinden geçtik ve sola dönüp merdivenlerden aşağıya inince Demir Çağı Müzesi çıktı karşımıza. Demir Çağı Müzesi’ndeki mezarlar 4000 yıl önceye aitmis. Öldükten sonra dirileceklerine inandıkları için bu mezarlarda yatanlar cenin pozisyonunda ve kişisel eşyalarıyla gömülmüşlerdi. Sadece bir kadın attan düşüp beli kırıldığı için sırt üstü gömülmüştü.
Halı Müzesi’nde çok değerli, ve paha biçilmez halıları görebilirsiniz. En eski halılardan Safevi dönemine ait halı dikkat çekiciydi.Tarihi İpek yolu üzerinde olan Kapalı Çarşı’dan da söz etmek istiyorum.Tarihi Kapalı Çarşı, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınmış.Hicri 4.yüzyıla ait farklı arastalar, küçük çarşı,koridorlar, dükkanlar, camiler ve hamamlardan oluşuyor.İpek halılar duvarlara asılan kuyumcular, yiyecek içecek ,zerzevat dükkanları,bakırcılar, gümüşçüler,ayakkabıcılar dikkatimi çekenler.
Ve son durağımız yemek ve dinlenmek için El Gölü Milli Parkı.Şehrin doğusunda ,bir tepenin üzerine kurulmuş bir göl kenarı.Akşam 9 sıralarında gittik.Suyun ve rüzgarın etkisiyle serinledik ve dinlendik.Gölün etrafında yiyecek içecek satan büfeler, lokantalar, çay bahçeleri var.Yöresel lezzetleri tadabilirsiniz.Yöreye ait sebzeli çorba favorim.Tebriz gezimizde bize eşlik eden,yardımlarını esirgemeyen Masoumeh Daei hanımefendiye de teşekkürlerimi sunuyorum.Tebriz’de,Bakü’de yeni dostlar edindim.Böylece bir gezimiz daha sona erdi.Gelecek gezimizde hangi Türk İllerine kucak açmak kısmet olacak bakalım?Selametle kalın.

Canan ÖZDEMİR
www.kafiye.net