KABRİSTANA YOLCULUK




Kabristana hüzünlü bir yolculukla, yine aynı salona, aynı filme alınan bilettir kendisi.. ama bazı ziyaretler hiç ama hiç aklından çıkmaz… eskisine nazaran aile hanesinden bir kisi daha eksilmiş ve diğer haneye yazılmıştır. Acılar, sevinçler, gülmeler, hatta kızmalar… akla gelen her kare insana ayrı film izletir ve olmayan oscarları verirsiniz her sahnesine; çekene, oynayana… her bireyine.

O beyaz mermerlerin üzerindeki yazılar yüreğinde her zaman bir titreşim yaratır insanın.Hele birde güven ve sıcaklık peşinde öksüz ve yetim kaldıysalar.

O basit ve beyaz taşlar öylesine çok şey gizler,o kadar çok şey anlatır ki anıları o an hem rahatlatır hemde delip geçer.Boluk pörçük görüntüler, ıstırap verecek kadar harika anılar,sanki hiç yaşanmamış gibi soyulup gitmiş yıllar…

Geçmişin üzerinden geçmesini bekleyip, herşeyi hatırlarsın. Gözlerin dolar, uzerindeki yabani otları temizlersin. Surahiyeye ciceklerini koyar bol bol sularsın. İnanmak istemesende öldüğüne bir dua okur onun içini rahat ettirirsin. Boş boş bakarsın bir karış mezara .Güçlü olman gerekmektedir. Tekrar gözlerin dolar ve kocaman kocaman açarsın hava gelsin, yaşlar geri gitsin diye oysa bilmezsin o sırada o gözyaşlarının tek istedigi altında yatan toprağa karışmaktır. Bunu anlayıp koyverirsin göz yaşlarını toprağa, bu ağlamak bir yagmur gibi gelir ve gözlerinden degil kalbinden gelirler artık ve mezarını onlarla sularsın. Son bir dua okuyup mezar taşını öpersin. Dudakların donar mermerin soğukluğundan. Oysa o yaşarken o kadar sıcacıktı ki tekrar gelecegim dersin. Uzaklaşırken aklından tek şey geçer.

“seni seviyorum…. keşke burada olsan”


Giderken üstünü yabani otların bürüdüğü çok zamandır kimsesiz mezarları, sevdiklere yazılmış mezartaşlarını, daha yeni defnedilmiş, mezarı yapılmamış kayıp ruhları izleye izleye, o mezarın kenarından öbürüne basmak zorunda kalmanın verdiği rahatsızlık ve özel mülke girmiş bir yabancının tedirginliğiyle…



İlknur Yıldırım
Kasım 2021İzmir’den…
www.kafiye.net