şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Beraat Kandiliniz Mübarek olsun
Beraat, temizlenmek,
bağışlanmak…derken bir cenaze töreni geldi aklıma ve o tören, kul hakkına
götürdü beni. Geçenlerde bir kahve içimi sırası tv’ yi açtığımda belki
çoğunuzun da gördüğü bir haber geçiyordu. Musallanın üstünde bir patron
cenazesi, arkasında cemaat ve İmam Hatip Efendi. İmam Efendi sesleniyor
cemaate: “Hakkınızı helal ediniz!”…Cemaatten bir grup
“Hakkımızı helal etmiyoruz! Tazminatlarımızı ödemedi” diye bağırıyor.
Bir başkası başka bir yerde bir başkasına “Hakkımı helal etmiyorum,
hayvanlarımı zehirledi…” Bir başkası başka bir yerde helallik
vermiyor… Kimin hangi sınıftan olduğu, kariyeri varlığı, yokluğu… önemli
değil; önemli olan kul hakkı ….Ne acı bir durum. Tabiki yadırgadık,
alıştığımız bir cenaze töreni değildi bunlar. Elbette Allah’a karşı işlenen
günahların ve kulların birbirine karşı işledikleri günahların dini boyutuna
girmek haddimize değil; ancak şunu biliyoruz ki kul hakkıyla Allah’ın huzuruna
çıkmak çok büyük bir vebaldir.
Beraat temizlenmek, arınmak bağışlanmak… anlamlarını taşısa da kul hakkı’nda büyük bir hassasiyet olduğu muhakkak. Şu yaşadığımız dünyada kadısından müftüsüne, tabibinden hastasına… “Üzerimizde kul hakkı yoktur.” diyebilecek kadar masum olduğumuzu sanmıyorum. Hayatımızın her alanında haksızlık yapma ihtimali çoktur rabbim bilerek yaptırmasın, bilmediklerimizin de hesabını verebilmemizi nasip etsin. Rabbim, bizim için de bir gün bir talebenin ” Canı cehenneme, beni sınıfta ezdi, hakkımı vermedi…” demesinden korusun. Bildiğimiz veya bilmediğimiz, yakınlarımızdan veya uzaklarımızdan…hak geçmediğinden asla emin olamayız. O sebeple böyle bir gecede yüce Allahtan hepimizin günahlarını affetmesini dilerken, önemli olan kullardan da helallik alabilmeyi düşünmektir. Daha da önemlisi şu ki hakkın türü ne olursa olsun insan yahut hayvan…tüm haklarda hassasiyet sahibi olabilmek ve bu niyet için de dua edebilmektir.. Bu haklarda hassas olabilmek için insan olarak yaratılmış olmak kâfidir.
Şu “Hamal ip” hikayesi ne kadar manidardır hassasiyet konusunda.
Bir şehrin en zengini öldüğünde, tellallar sokaklara dökülüp;
– Ey ahali, diye bağırmışlar. Biliyorsunuz Veli efendi öldü. Bir vasiyeti var.
Âhiret hayatına alışabilmek için, kendisine bir günlük yardımcı arıyor. Kim ki,
mezardaki ilk gecesini onunla beraber geçirirse,Veli Efendiye ait servetin yarısı
kendisine verilecektir. Ey ahali,duyduk duymadık demeyin….
Tellalların bütün çabasına rağmen kimse bu parlak, fakat korkulu vasiyete kulak
vermemiş. Ama sonunda, şehrin en fakir hamallarından birisi çıkmış ortaya.
Adamcağız bakmış ki, hayatta zaten sırtındaki küfesinden ve ipinden başka bir şey
yok. O halde “hamal olarak yatıp, ertesi sabah zengin olarak kalkarım” diyerek razı
olmuş… Genişçe bir mezara,iyice kefenlenen zengini ve yanına hamalı yatırmışlar. Az
sonra sual melekleri gelmiş.
“İkisi de bize emanet” diye konuşmuşlar.
“Zengin nasıl olsa kalacak, şu hamaldan başlayalım.” Sormuşlar:
– Dünyada malın mülkün var mıydı?
– Alay etmeyin demiş, hamal. Sırtımdaki küfeden ve ipten başka hiçbir şeyim
olmadığını siz de bilirsiniz.
– Peki diye eklemiş melekler, o ipi ne karşılığında aldın. Sonra küfeyi ne iş
gördün de nasıl elde ettin?
– Anlatmış hamalcağız. Beş kişinin malını 10 kuruşa taşıdım. İkisini yedim,
sekizini sakladım. Ertesi gün de aynı işleri yaptım. Yemedim içmedim, ucuza taşıdım
ve bunları aldım.
Melekler:
– Çık demişler, çık… Olmadı… Hasan Efendiden aldığın para, hak ettiğinden çok
düşük. Biz ondan bunun hesabını soracağız. Mehmet Efendiyle de ucuza anlaşmış
ve ucuza taşımışsın…
– İyi ama, diye cevaplamış hamal, hak ettiğim parayı isteseydim, bana
taşıttırmazdı. Taşıttırmayınca da aç kalırdım…
– O bizim işimiz demiş melekler, nasıl olsa buraya o da gelecek. Biz senin adına
ona sorarız.
Melekler, hamalı sıkıştırmaya devam etmiş.
Söyle bakalım, aldığın paranın kaçını yedin, kaçını sakladın?
– On kuruş aldı isem, yarısını sakladım. İki kuruş aldı isem, bir kuruşunu
biriktirdim…
– Çık demiş melekler… Yine olmadı, hem ucuza taşımışsın, hem de gıdandan
kesmişsin… Yani sen, kendi nefsine zulmetmişsin… Nefsine zulmetmek de günahtır.Ayrıca çocuklarının nafakasından da kesmişsin demişler
Hamalcağız ne cevap vereceğini düşünüp ecel terleri dökerken, sabah olmuş.
Açılan mezardan yukarıya bir bakmış ki, bütün millet orada… Kadı Efendi ve şehrin
mehter takımı da kendisini bekliyor. Bir kıyamet ki sormayın.
“Kutlu olsun” demişler… “Bu gece kimsenin yapamayacağı bir işi başardın ama,
bak artık zengin oldun.”
Hamal mezardan çıkar çıkmaz kaçmaya başlamış güç bela durdurmuşlar gel ödülünü al demişler
– Yooo, diye bağırmış hamal. İstemem , sizin olsun… Ben , bir iple küfenin
hesabını sabaha kadar veremedim, Ya o
kadar servetim olsaydı, ne yapardım?
Rabbim herkesin günahlarını affetsin, alın akıyla huzuruna çıkmayı nasip
etsin. Kandiliniz mübarek olsun.
Ergün Bilgin
www.kafiye.net
Yorum Yapın