ESKİCİNİN KARISI KAYGALAK

Çık çıkalım çardağa,
Ok atalım ördeğe,
Ördek başını kaldırmış,
Velvelesini saldırmış.
Velvelesi dizinde
Gönlü vezir kızında.
Vezir kızı bal kaynatır;
İçinde kaş oynatır.

Bir varmış, bir yokmuş… Eski zamanların birinde eskiciyle karısı yaşarmış.

Eskici her sabah erkenden yollara düşer, nerede bir eski eşya bulsa hepsini toplar evine getirirmiş.

Karısı Kaygalak kocasının gelmesini dört gözle bekler, gelir gelmez de elindeki çuvalları karıştırırmış.

Çuvalda gözüne yarayan eskileri evine götürür, onları bir güzel yıkar temizler kullanırmış.

O gün de kocasının elindeki çuvalı alıp, başlamış karıştırmaya. Çuvaldan eski bir çaydanlık, eski bir lamba, eski bir kazak, bir de atkı çıkmış.

Çaydanlığı eline alıp, evirmiş çevirmiş. Sonra da onun işe yarayabileceğini düşünerek bir kenara ayırmış.

Sıra gelmiş kazak ve atkıya. Onları da söküp yeni kazak örebileceğini düşünerek bir kenara ayırmış.

Kala kala elinde eski lamba kalmış. Lambayı eline alıp sağına soluna bakmış. Bu lamba benim işime yaramaz. Onu en güzeli komşuma götüreyim de o kullansın demiş.

Bu düşüncelerle koyulmuş yola. Az gitmiş, uz gitmiş. Dere tepe düz gitmiş. Vara vara komşusunun kapısına varmış. Kapıyı iki kere tıklatmış. Komşusu kapıdakinin Kaygalak olduğunu anlayınca kapıyı açmış.

O gün çaylar içilmiş. Pastalar yenilip, muhabbetler edilmiş.

Sıra eski lambayı vermeye gelmiş. Kaygalak bu düşüncelerle yanında getirmiş olduğu lambayı komşusuna uzatmış.

Eski lambayı gören komşu kadın öfkeyle:

“Bu ne? Ne yapacağım ben bu eski lambayı? Bak seni uyarıyorum komşu! Eğer bir daha eski eşyalarından getirirsen seni evimden kovarım! Demedi deme!” Demiş.

Komşusunun bu öfkeli tavrı Kaygalağı çok üzmüş.

Sonra eline aldığı lambayı okşayarak cebine koymak istemiş. Tam cebine koyacağı vakit lambadan bir cin çıkmış ve:

“Ey sahip! Dile benden ne dilersen!” Demiş.

Lamba cinini karşılarında gören kadınlar şaşkınlıktan oracıkta öylece kalakalmışlar.

Bir müddet sonra kendini toplayan Bayan Kaygalak cine dönüp:

“Tüm komşularımın evine altınlarla donat!” Demiş.

Bu emri duyan lamba cini her evi altınlarla donatmış.

Tüm bunlara şahit olan komşu kadın lambayı reddetmekle büyük bir hata yaptığını anlamış. Hızla Bayan Kaygalağın elindeki lambaya el atmış. Fakat Kaygalak elindeki lambayı sıkı sıkı tutmuş. Sonra da:

“Hani sen benim eskilerimi istemezdin! Ne oldu? Bakıyorum lambanın sihirli olduğunu görünce fikrin tamamen değişti. Bu durumda lamba benimdir!” Demiş ve onu evine götürmüş.

Kocasına lambanın sihrinden bahseden Bayan Kaygalak komşusuyla yaşadıklarını ve evdeki altınların nereden geldiğini anlatınca eskici lambayı eline alıp ovalamış. Bu sırada cin lambadan çıkıp:

“Ey sahip! Dile benden ne dilersen!” Demiş.

Eskici:

“Güzel lamba cini! Senden bir tek şey dilerim! O da tüm insanların kalplerine iyilik ve merhamet vermendir.” Demiş.

Eskiciyi işiten cin derhal sahibinin dediklerini yerine getirmiş.

O günden sonra tüm insanlar iyilik peşinde koşmuş.

Onlar ermiş muradına. Darısı eremeyenlerin başına…



Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net