GÖRÜCÜ USULÜ

İnsanoğlunun yapısında yüzyıllardır süregelen hissi duygular bazen kör eder gözleri. Göstermez gerçekleri. Biriyle tanışırsın ‘boyu boyuma-huyu huyuma ’ dersin. Aşık oluverirsin. Lakin görünmeyen gerçekler ileride büyük sorunlara yol açabilir. İşte bu devrede ‘büyükler yaşamış görmüş vardır bir bildikleri’ diye onları da dinlemek söylediklerini kulak ardı etmemek gerekir.
Aşık isen görmezsin bazı farklılıkları. Onun gülen gözleri, aşkla dolu sözleri sarhoş eder maşuk gibi. Oda aynı ruh halindedir. Hayat tozpembedir. Kelebekler uçuşur kafalarında. Birbirlerine konsantre olmuş, odaklanmış gözü kimseyi görmeyen, kulağı hiçbir söze itimat etmeyen kara sevdacıklar başlar aniden. Devamlı iç içe birlikte organize olmuş şekilde her işlerini birlikte yaparlar. Ve büyük bir yardımlaşma edasında aşklarını yaşamaya dalarlar. Bunlar sevgililerin bir takım halet-i ruhiyesidir. Birde bazı aşk mizansenlerine dışarıdan bakılacak olursa. Ne aileler uyumludur nede sevgililerin huyları birbirine denktir. Onlar ayrıntılara takılmadan yaşamaya çalışırken aşkları günler günleri kovalar nikâh tarihleri bile alınır hatta.

Peki ya sonra…

Evlenirsiniz. Her şey yolundadır ta ki aşk bitene kadar, sonra ayrıntılara takılırsınız, aman olsun dediğiniz şeyler gözünüze gözünüze batar, sıkılırsınız sıkıcı olursunuz. Gözündeki çapak bile rahatsız eder olur sizi. Her aşk evliliği bu şekilde olmaz elbette. Sadece aşkla havalarda uçan hızla karar verenler içindir benim sözlerim. Çevremdeki birçok örneğe dayanarak yazıyorum bu satırları. Şimdi deli divane âşıklar bana katılmayacak beklide gülüp geçecekler ama ben göreceğim onları. Ve diyeceğim ki onlara peki neden eskiden boşanmalar bu kadar azdı? Şimdi neden çoğaldı? Aslında bunun da birçok sebebi var. Kadının gelişen modernleşen zaman içerisinde maddi özgürlüğünü eline alması, ailesel nedenler gibi etkenler, ele alınabilir gerçeklerden bir kaçı. Ama benim dikkatimi çeken bir husus daha var eskiden görücü usulü evliliklere aracılık eden değeli aydın görüşlü bilge büyüklerimiz gelin ve damadı tanıyan insanlardı. Gelin adayı kuralcı, otoriter, titiz, güler yüzlü, oturmasını kalmasını bilen, olgunluk mertebesine ermiş, damat ise itaatkâr, uyumlu, efendi, mahcup, sakin ve güler yüzlü gibi vs. vs. Yani iki insanın özelliklerine göre ’hıh bunlar anlaşırlar hadi evlendirelim’ denirdi. Ve buda sakıncalıydı aslında. Ee tabi buda görücü usulü mantık evliliğiydi. Birbirlerine zıt ama uyum gösterecek tipler özenle seçiliyordu. Evlendikten bir süre sonra birbirlerini keşfetmeye sevmeye anlamaya çalışıyorlardı. Zaman içerisinde keşif yapa yapa birde bakıyorlardı ki yıllar yılları kovalamış. Aşksız bir evliliğin birkaç meyvesiyle birlikte hayatın akışına sürüklenip ömrün vadesini dolduruyorlar. Bazen de keşif yaparken sevgi oluşuyor aşk ortaya çıkıveriyordu. Ve görücü usulü evlenseler de aşkla sukutla bir ömür geçiriyorlardı. Belki de evlilikleri sağlam temellere dayanıyordu bu şekilde. Evliliğe bakış açısı, aşka bakış açısı kişiden kişiye değişen bir kavramdır. Aşkla da evlensen, görücü usulü de evlensen bazen kader faktörü giriyor devreye. İnsanlar öncelikle birbirlerini tanımalı, kötü huylarını da tespit ederek kabullenmeli diye düşünüyorum. Evleneceklere bir ömür anlayış saadet diliyorum. Ee hadi bakalım hayırlısı :=)

YASEMİN ÜNLÜ
www.kafiye.net