|
PİYASA ÇOCUK DERGİLERİ
Yıllar önce Yalvaç’ta yeğenimin çalıştığı devlet
dairesine uğramıştım. Masada tutucu bir gazetenin
çocuk dergisini gördüm. Şöyle bir karıştırırken
insan olmanın mı, Müslüman olmanın mı kuralları
sayılıyordu yazının birinde. O yazıdan aklımda
kalan, unutamadığım bir tümce: “Hakketmedikçe
kimseyi öldürmemek.”
Tüylerim diken diken olmuştu. Sonra
Hizbullah’ın mezar evleri, domuz bağlı cesetleri
çıktı ortaya. Kim neye göre hakkeder ölümü? Buna kim
karar verir? Yasaları, yargıyı bir yana iterek
oluşturulmuş bir ilkeydi bu onlara göre. İnançları
uğruna, kendi ölçülerine göre ölümü hakkedenlerin
yok edilmesi gerektiğini söyleyen bir derginin
çocukların, sonuçta da toplumun yaşamını karartacak
bir geleceğin temelini attığını düşünürüm. Bu
temelin yarattığı dehşetle nasıl saplantılı insanlar
yetiştirdiğini, onların da kendileri gibi düşünmeyen
nice insanın yaşamına nasıl kıydıklarını Cumhuriyet
tarihinde Kubilay’dan Sivas olaylarına uzanan bütün
yobaz, gerici, faşist kalkışmalardan biliyoruz. Bir
toplumun geleceği başka türlü nasıl karartılır?
Tohumlar böyle küçükken atılır. Sonra o
masum sözlerin, toplumsal koşulların
olumsuzluklarıyla birleştiğinde o çocukları nasıl
bir canavara dönüştürdüğünü görürsünüz.
İnancından başka değer taşımayan,
kendisinden bir ton farklı renkte olana bile düşman
olabilen bu anlayışın doğrusu yoktur.
Mavi Ada’nın hazırlayacağı Çocuk Edebiyatı
dosyası için yazmayı düşününce hiç izlemediğim o
dergiden bana kalan bu kötü izlenimle gençlere,
çocuklara yönelik yayımlanan dergileri görmek
istedim. Hemen bütün gazete bayilerinde, kimi
kitapçılarda bulunabilen dergilerin isimlerini
saptamak, kimilerinin içeriğine bakmak istedim. Beni
dehşete düşüren bir görünümle karşılaştım. Genç
dergilerinin, çocuk dergilerinin arasına
yetişkinlerin dergilerini de kattım. Yetişkinlerin,
anne babaların okudukları dergilerin benzerlerini
elbette çocuklar da okuyacaktı. Adlarından nasıl bir
dergi cangılında kaldığımızı çıkarabilirsiniz:
Yetişkinler için yayımlananlardan bazıları:
Marie Clarie, Esaquare, House Beautiful, Hot Wheels,
Forbes, Focus, Dishi (Dişi), Vizon, Bazar (Pazar),
Formsante, Super, Businens Week, Turkishtime, Anchor
Butik, Life, Cosmopolitan, Aktüel…
Türkçe sözcüklerin bile
İngilizceleştirildiğini görüyor musunuz? O da ayrı
bir konu.
Gençler için; Heygirl, Mixgirl, Hello, Super…
Çocuklar için; Witch , Disney-Prenses,
Sindy, Tiger, Donald Amca, Gam World, Action Man,
Spıder Man, Jojo Club..
Bunlar, İngilizce’yi kutsayarak kendilerini
İngilizce sözcüklerle anlatmayı marifet sayan ruhunu
yabancı kültürlerin ele geçirdiği bir azınlık da
olsa kültür yaşamımızı belirleyen güç odaklarıyla
birlikte olduklarından çok önemli. Dilimizi
küçümseyerek uygarlaşacağını sanan bu zavallı
beyinlerin varacağı yer uşaklıktır.
Sömürgeciliğin her türüne olduğu gibi
kültür sömürgeciliğine de karşı çıkışımızın
temelinde evrensel değerlere karşı çıkmak değil bizi
biz yapan toplumsal değerleri hiçleyerek yabancı
kültürlerin masalları, kahramanları, öyküleriyle
uygar olunamayacağını, evrensel olunamayacağını
anlatmak vardır.
Sömürgeciler, bir yandan silahlı, kanlı
yöntemlerini sürdürürken bir yandan da sinsi, yeni
sömürgecilik yöntemlerini yıllardır bizim gibi
ülkelerde uyguluyorlar. Ulusal diller, toplumların
kendilerini ulusal dilleriyle anlatması sömürgecinin
amaçlarına ulaşmasında en büyük engeldir. Bu yüzden
dillerini bozuyorlar ülkelerin.
Ülkemizdeki eğitim dizgesinin bozulması çok
planlı biçimde 1946’larda başlatılmıştır. Kendi
iktidarları uğruna devleti ele geçirenler, bir
yandan sürekli eğitimle oynayarak, bu toprakların
yetiştirdiği eğitimcilerin değil Amerikalı eğitim
uzmanlarının önerilerini gerçek doğrular belleyerek
kendi gerçeğinden habersiz, kendi dilinin
güzelliklerinden, inceliklerinden yoksun, yarım
yamalak öğrendiği İngilizce’yle bütün dünyayı ele
geçireceğini sanan ruhsuz kuşaklar yetiştirdiler.
Bir yandan da dinsel eğitimle bilimsel doğrulara
göre biçimlendirilmesi gereken yaşama kara bir gölge
düşürdüler. Bunun sonucunda da ülkenin değerlerini
yaşamında boş laftan başka bir şey üretmeyenler
satmaya başladılar. Mustafa Kemal Atatürk’ün
Gençliğe Söylev’inde dikkati çektiği tehlikeler
birer birer gerçekleşiyor bugün.
Bir ulusu ele geçirmek için eğitimini
sömürgeci anlayışla düzenlerseniz gerisi
kendiliğinden gelir. Bugün ülkenin yatırım yaptığı,
yetiştirdiği gençlerin büyük bölümünün yurt dışına
gitmek istediği bir ülkenin geleceği olabilir mi?
Bugün okumanın, diplomanın değeri ancak iş kadardır.
İş varsa diploma değerlidir. Oysa eskiden diplomalı
birisi yaşamın değerleriyle donanmış bir insandı.
Dünyayı, insanları derinliğine öğrenebilecek
anahtarlara sahipti. Okuyan insan aydındı eskiden.
Edebiyattan, felsefeden, toplumbilimden, tarihten,
çağdan, uygarlıktan… haberi vardı. Önce yurdunu,
insanlarını düşünüyordu. Şimdi okumamayı marifet
sayan, yük sayan sınav birincisi aptallar
yetiştiriyoruz. Şimdi okumuş cahiller, diplomalı
hırsızlar, yağmacılar yetiştiriyoruz.
Yukarıda adını verdiğim gençlik dergileri,
çocuk dergileri çocuklarımızın bizden nasıl
çalındığının da belgesidir.
Dergilerden biri SPIDERMAN. Örümcek Adam
demek. Örümcek adam derlerse İngilizce zaafa uğrar
çünkü. Kapağında HERKESE 50 SPIDERMAN ÇIKARTMASI
duyurusu var.
www.Marvel.com adresi
verilmiş. Bu sayının Misafir Yıldızı SUB-MARINER!
Ayrıca Dipten Gelen DEHŞET! Sizi bekliyor. Çizgi
öyküler-Bulmacalar da cabası.
Örümcek Adam’ın bir çizgi roman olduğunu
biliyoruz ama gençler, çocuklar bizden daha iyi
biliyorlar.
Genç Peter Parker’ı bir okul
gezisinde radyoaktif bir örümcek ısırınca olağanüstü
örümcek güçleri kazanır. Serüven bu güç üzerine
kurulur. Metin; Fedg Handley, Çizim; Jon Haward,
Yazı; John Stokes, Harfler; Tım Warrah-Smıth. Öykü,
yazar, çizer, hepsi yabancı. Yalnızca okurlar Türk
çocukları. Orta sayfada Örümcek Dosyası açılmış. Bu
dosyada Örümcek adamın serüvenlerinde yer alan Prens
Namor’un özellikleri veriliyor. Bu arada çocuklara
Kalsiyum+7 vitamin+fosfor içeriğiyle Luna margarini
tanıtılıyor, Luna yağının kapağı biçiminde basit
bir yapboz veriliyor armağan olarak. Hani çocuklara
zararlı beslenme önerilemezdi! Çocuklar reklamlara
karşı korunacaktı hani! Katı yağların kalp
hastalıklarına, damar sertliklerine neden olduğu
bilinmiyor mu? Çocuklardan bunu saklıyor muyuz?
Seçenek olarak zeytinyağımızın,
mısıryağımızın, fındıkyağımızın önerilmesini boşuna
bekleyeceğiz anlaşılan!
SPIDERMAN’ın başka serüvenleriyle
doldurulan bir dergi bu. Üstelik ilerideki sınavlara
hazırlık olsun diye örümcek testi bile var dergi de.
Örümcek Adam’ın serüvenleriyle ilgili sorular
kahramanların öykülerini çocukların belleğine iyice
kazımaya yarıyor olmalı.
ACTION MAN, bu da bir başka dergi.
Kapağında HERKESE SÜRPRİZ ARMAĞAN! Duyurusu var.
Spor Macera, Savaş Sanatları, Çizgi Öykü, Bulmaca
derginin içeriğine ilişkin duyurular.
FLYINT VE KAR KAYKAYI, X ADASINA DÖNÜŞ!,
ACTION MAN XMISSIONS,(Sanırım Actıon Man’ın
bilinmeyen görevleri demek. Burada 8. görevi
anlatılıyor.) gibi çizgi öyküler var. Yine çizgi
öykülerde ilkine yönelik bir ödüllü test var.
DIGITURK’un (dijitürk diye okuyacaksınız!)
JOJO CLUB dergisi abonelere ücretsiz
gönderilen bir çocuk dergisi. Kapakta Kırmızı Köpek
Clifford’un Maceralarının yayımlandığı kanal
duyuruluyor. Bu derginin içinde de Astronot Jım,
Maya ve Miguel, Dünyanın kaderini elinde tutan
Mutlak Güç’ün dizi duyurusu, Pucca, Jetix Yarışması,
Guliver’in Maceraları, Rainbow Brıte çizgi dizisi,
Clifford’un Büyük Macerası, Aloha, Scooby-Doo
dizisi, Afacanlar İşbaşında, Rugrat’ler… çocuklara
yönelik filmlerin, dizilerin duyurularıyla körpe
beyinlerin yıkanması, ele geçirilmesi kolaylaşıyor.
Bu dergilerin hiçbirinde kahramanların bizden
olmadığını görüyoruz. Olayların, kişiliklerin bizim
ülkemizle bağı yok. Sözler, dil, terimler, buluşlar
hep İngilizce’nin kalıplarına göre. Çevirmenlerin de
yeterli özenden yoksun oldukları görülüyor.
Bu dergilerin dışında adı Türkçe olan ya
da artık Türkçeleşmiş adlardan oluşan dergiler var.
Bunlardan Milliyet Çocuk dergisinin bir ürünü olan
Miço, Yalvaç Ural’ın yönetiminde çıkıyor.
Ders-Sevmez Hamdi çizgi dizisinin kahramanları bize
uyarlanmış. Yazan ve Çizen : Godi+Zidrou.
Peter Pan’ın Defteri’ni Özlem Sezer
yazmış. Peter Pan’ın ağzından tekerlemelerle
birlikte kolaycılığa kaçanları uyaran bir günlük
gibi. Pan’ın Şiirleri, Arkadaşım Kitaplar, Gezdim,
Eğlendim, Öğrendim köşeleri.yararlı. Kız Babası
Padişah’a Sormak İstediğim Sorular’da Özlem Sezer,
bizim masal kahramanlarımıza ilginç sorular soruyor.
Akıllara Zarar Titöf, Çoklu Zekalar, Küçük
Fasulyeler, Zapçı Okan, Çaylak Basketçiler gibi
çizgi diziler kahramanları, konuları yabancı olan
öyküleri anlatıyorlar. Miço, bizden olmaya çalışan
ama çizgi dizilerinde yabancı öyküler yayımlayan bir
dergi. Sizin Sayfanız’da çocukların şiirlerine,
bilmecelerine, fıkralarına yer veriliyor.
Çocuk Kulübü Kanal D’nin çocuk
kulübünün dergisi. Hem çocuklara, hem çocukluktan
çıkmak üzere olan 13-15 yaşa seslenen bir dergi
içerik olarak. Onun da kapağında Herkese Güç Topu
armağanı duyurusu var. Harikalar Sirki, Şövalyeler,
Sevgili Kahramanlar olarak çocuklara öğretilenler:
Spider-man ve Mary Jane, Donald Amca ve Deyzi,
Daphne ve Fred, Bob ve Sandy… tanıyor musunuz? Bu
derginin güzel bir köşesi var. Çocukları yazmaya,
düşünmeye, kafa yormaya iten bir köşe: BİR YAZAR
ARANIYOR. Çocuğu çekecek bir girişle başlıyor:
“Bu öykünün sonu yırtılmış ve okunmuyor. Bize yardım
eder misiniz?” Öykünün başlığı KAYBOLAN
ÖĞRENCİLER. “Lila ve Rino, uçsuz bucaksız
kırların ortasında bir okula gidiyorlardı.” Bu
ilk tümceden anlayacağımız gibi kahramanlar yine
bizden değil. Zaten Narnia Günlükleri’nin bir
parçası olmaya çağrılıyor bir anlamda genç-çocuk
yazarlar. Derginin öteki sayfalarında bütün
büyüklerin çocukluklarında okudukları Kırmızı
Başlıklı Kız.’la ilgili bulmaca, Şaka Yaptım,
Sihirli Çocuk Kitapları, Orman Günceli.. gibi
bölümler var. Scooby-Doo! Dedektiflik Bürosu’nun
kahramanı da elbette bizim Karabaş olacak değil. Bu
öykünün kahramanları da Norville “Shaggy” Rogers,
Velma Dınkley, Daphne Blake, Fred Jones… Hepsi
çocuklarımızın rüyalarında gezen, onların
beyinlerini, düşüncelerini biçimlendiren
kahramanlar.
Milliyet Kardeş, daha çok
ilköğretim ikinci kademe öğrencilerine seslenen bir
dergi. Narnia günlükleri burada da karşımıza
çıkıyor. Aslan, Cadı ve Dolap, Büyücünün Yeğeni
(Kuzeni demediği için sevindim. H.K.) At ve Çocuk,
Şafak Yıldızı’nın Yolculuğu, Gümüş Sandalye, Son
Savaş gibi kitapların duyuruları var. MK bu
kısaltmayla sunuluyor okura Milliyet Kardeş.
Sanki yabancı bir dergi izlenimi ediniyor insan ilk
anda. Yazı biçimi öyle bir izlenim veriyor kişiye.
Bu özellikle yapılmış belli ki.
Yabancılaşmanın boyutu çok derin gördüğünüz gibi.
İnsanın emeğine yabancılaşması bir yana kendine,
çevresine, yurduna yabancılaşması çok acı. Milliyet
Kardeş’in bu sayısında Afacan Kıd (Çizgi dizi), Dr.
Kainat (Evrenden ilginç bilgiler veriliyor.), Aeon
Flux Charlize Theron’dan yepyeni bir heyecan
fırtınası getiren film tanıtılıyor.), Hotwheels
(Otomobil dergisi), Sponge Bob-Sünger Bob (Çizgi
dizi), Gufi (Çizgi dizi) Karakalem (Star Wars’ın
sevimli robotu, çizimler adım adım veriliyor.),
Altın Ayaklar, Şarkı Sözleri, Ayın Oyunu, Oyun
Rehberi, Fanclub bölümleri var.
Bütün dergileri incelemek, hepsini
değerlendirmek isterdim. Ancak buna ne zaman, ne güç
yeter.
Buraya alabildiğim, incelemeye çalıştığım
dergilerin özellikleri benim içimi kararttı
geleceğimiz adına.
Bu dergilerde çocuklarımıza gençlerimize ne
veriliyor? Bu dergilerden okuyacakları öykülerin,
izleyecekleri dizilerin, öğrenecekleri yabancı
yaşamların kendilerini tanımalarına ne gibi bir
katkısı olacaktır?
Her şeyden önce Türkçe’nin tadını verecek
öyküler, diziler ortada görünmüyor. Bilinir ki
çocuğun kendi dilinde okuması, kavramlarını
oluşturması, dünyayı algılaması hem hakkıdır, hem
toplumsal varlığımız, ulusal birliğimiz için
zorunludur.
Bu dergilerin içeriklerinde aktarılan öykü
kahramanları bize yabancı yaşamların
kahramanlarıdır. Kendi benliğine uzak düşen bu
kahramanlarla özdeşleşen çocuk kendi toplumuna,
çevresine, dahası annesine, babasına bile
yabancılaşacaktır.
Ben yerli yazar okumam, diyen nice insan
böyle doğdu. Kendi ülkesinin gerçeklerini tanımayan
okumuşların başkalarının sözcülüğünü, avukatlığını
yaptıklarını görmüyor muyuz?
Beyinleri yabancı sözcüklerle, yabancı
çevrelerle, yabancı yaşam biçimleriyle doldurulan
çocuklarımızın bizim çocuklarımız olduğunu
söyleyebilir miyiz?
Peki yabancı öyküler, romanlar, çizgi
diziler verilmeyecek mi hiç çocuklarımıza? Elbette
onları da bilecekler ama önce kendilerini bildikten
sonra. Minicik beyinlere kendi sokağının, kentinin,
ülkesinin masalını, öyküsünü, kahramanını okutmadan
yabancının yaşamını okutursanız kaçınılmaz olarak
yabancılaşacaktır çocuk.
Bu dergilerde hiç olmazsa öncelikle bizim
insanımız, bizim toplumsal yaşamımızla ilgili
öyküler, çizgi dizilerle dengelenecek bir içerikte
yayımlanmalı dergiler. Örneğin pek çok çizerimiz
var, pek çok da çocuk kitapları yazan
arkadaşlarımız. Niye bu arkadaşların öyküleri,
romanları çizgi dizi yapılmaz? Neden bunu
düşünmezler bu dergileri yayımlayanlar? Hep hazır
diye yabancıların ürettiklerine oluk oluk para
verirken çocuklarımızı da yabancılaştırdıklarını
düşünmezler; neden?
Kültür sömürgeciliği öyle sanırım en somut
çocuk dergilerinde görülüyor. Aklı başında bir
eğitim dizgesi başı boşluğa asla izin vermez.
Üstelik adı Milli Eğitim olan bir düzenin
çocuklarımıza okuttuğu dergiler, kitaplar bu denli
bize uzak, bu denli bize yabancı olamaz; olursa buna
izin veren bakanlığın adı da Milli Eğitim Bakanlığı
olamaz.
Şimdi bu yazımı okuyan kimileri beni sanki
suçmuş gibi ulusalcılıkla, dahası faşistlikle
suçlayacaklardır. Bunu da solculuk, devrimcilik,
sosyalistlik adına yapacaklardır bu suçlamayı. Bu
moda çok yaygın çünkü. Oysa sömürgeciliğe, anamal
düzenine karşı çıkmadan, emeğin evrensel değerlerine
sahip çıkmadan sosyalist de olunamaz, solcu da,
yurtsever de!
Çocuklarımız için, geleceğimiz için
dergicileri, çizerleri, yazarları bizim
öykülerimizi, masallarımızı okutmaya, yerelden
evrensele ulaşan insanlık değerlerini veren yapıtlar
üretmeye çağırıyorum.
Hidayet KARAKUŞ
|
|