AĞIT ÇANLARI
Hırçın dalgaların sahile vuran
Anlamsız kızgınlığı, öfkesi,
nefreti
Hala kulaklarımda...
İmrendiği sahildeki altın
parçalarına
Attığı her tokat,
Beni ürkütüyor deniziyse
güldürüyor.
Rüzgar da şimdi naçar ninni
söylüyor
Söylediği ninninin her tümcesinde,
Altın parçaları etrafa savruluyor.
Bir taraftan çalan ağıt çanları,
Bana onu anımsatıyor.
Unuturum sanmıştım, unutamamışım...
En yakın dostlarım bile bıraktılar,
Şimdi başka diyardalar.
Dönemem geri artık çok geç
Yalnızım, yapayalnız...
Keder bulutlarıyla gölgelenen
Yağmurlu havanın altında,
Nereye gittiğimi bilmeden koşuyorum
Belki de üzerime gelen her şeyden
Kaçıyorum...
Nemli gözlerle,içimden gelen
sözlerle
Kapıyı çalıyorum ama açan yok.
Önümde aşk kapısı da artık
kapanmıştı...
Ardıma baktığımdaysa,
Yine o içimi
ürperten karanlık.
Dönemem geri artık çok geç
Yalnızım, yapayalnız...
GÜNEŞ KAYACAN