Kategoriler

Arşivler


Tarih 3 Tem 2013 Kategori: Öyküler

Aşkı Kuşanıyor Yüreğim

Aşkı Kuşanıyor Yüreğim

Ne zaman düşlerim seninle dolsa,
Aşkla döşeniyor yüreğim sana.
Aldığım nefeste bir yerin olsa,
Aşkı kuşanıyor yüreğim sana.

Yokluğun durmadan içim yakarken,
İçim kan ağlıyor melul bakarken,
Gönül deli ırmak gibi akarken,
Aşkı kuşanıyor yüreğim sana.

Ne zaman ben sensiz kalıp, üzülsem
Gözünde yaş olup birden süzülsem,
Ayaklar altında kalıp ezilsem,
Aşkı kuşanıyor yüreğim sana.

Yaşamda her renk var aşkı yaşarken,
Deli gönül kaba sığmaz taşarken,
Ben iki cihanda sana koşarken,
Aşkı kuşanıyor yüreğim sana.

Ne zaman gözlerim ufka dalarsa,
Bir sevda türküsü içli çalarsa,
Özlem beni dertten derde salarsa,
Aşkı kuşanıyor yüreğim sana.

Yüreğim daralmış çokça sıkışmış,
Gözümün yaşları deli akışmış,
Deseler can cana, fena yakışmış,
Aşkı kuşanıyor yüreğim sana.

Gözüm kamaşıyor gerçekte düşte,
Her nereye baksam o var en başta,
Aşığın gözünde bir damla yaşta,
Aşkla boşanıyor, yüreğim sana.

Emine Öztürk
www.kafiye.net


Tarih 2 Tem 2013 Kategori: Aysel AL

Yanılgı

Yanılgı

Hangi el kopardı seni?
Söyle bana kır çiçeğim!
Süslü salonlar sana göre değil,
Yapmacık hareketler, sahte gülücükler
Ve yalan yanlışla olamazsın
Ne işin var orada?
Söyle bana! …

Hangi el kopardı seni?
Utanma, çekinme söyle haydi!
Torosların seher yelini
Ne çabuk unuttun?
Çobanların yanık kavalını
Kekik kokan yamaçları
Kuzuları nasıl terk ettin?
Ne işin var, ne işin?
Bu azgın şehrin iğreti vazolarında
Söyle bana! …

Hangi el kopardı seni?
Konuş benimle, susma kır çiçeğim!
Yüreğimin en gizli yerindeydin
Bendeki bendin
Yalnız seni, hep seni sever
Cümle âlemden gizler,
Sakınır, kıskanırdım…
Demek yanıldım? ! …

Hangi el kopardı seni?
Hüznümle suladığım kır çiçeğim
Sana sesleniyorum,
Duymuyor musun? …

Hani suların şırıltısı?
Hani güvendiğim dağlar?
Gün ışığının öpücükleri nerde?
Çekirgelerin sıçraması
Karıncaların yuvası hani?
Yanık yüzü, menekşe elleri olan
O dağların kızlarını
Ne çabuk unutmuşsun?

‘Maşallah!
Maşallah’ diyorum sana!
Teneke bir vazo, taş bir masa
Ve buz soğuğunda bir bayan bulmuşsun
O’nunla haşır-neşir olmuşsun,
‘Hayırlı olsun’ diyemiyorum,
Yazıklar olsun!
Yazıklar olsun!

Aysel  AL
www.kafiye.net


Tarih 2 Tem 2013 Kategori: Aysel AL

Yıllar

Yıllar

Önce ‘alo’diyen sesini duyuyorum,
Sonra kapımın zilini, Sen mi geldin?
Biraz sonra sarılacak mıyım sana,
Geçecek mi ayrı geçen yılların sancısı,
Kavuşacak mıyım aşkıma?
Yoksa hayalimdeki anılarla,
Kalacak mıyım baş başa,
Derken,
İçimde ılık bir rüzgâr esti.
Kapımın zili uzun uzun çalıyordu.
Yılları geride bırakırcasına,
Nasıl da içimi yakıyordu.

Sendin, gelmiştin,
Yılların beklentisi sona eriyordu.
Hayal değildi bu, sendin,
Anladım ki sevgi,
Bu mucizeyi bana gösterdi.

Geçip giden yılların
Birçok, anıları var
Anlatacaklarımız,
Zamanın var mı? Önce sorayım?
Konuşmalıyım, konuşmalıyız,
Anlatmalıyım, anlatmalıyız,
Sahi hatırladım,
Zamansızlığını da sevmiştim.

Aysel  AL
www.kafiye.net


Tarih 2 Tem 2013 Kategori: Mehmet NACAR

HÜZÜN AKŞAMI

HÜZÜN AKŞAMI

Küheylan bir tayın yelesi gibi,
Saçların uçarken bakanın çokmuş.
Hazreti Eyyüb’ün çilesi gibi,
Gizlice acılar çekenin çokmuş.

Islanmış şekere konan sinekler,
Misali kaç kişi yolunu bekler.
Açınca adını çalan çiçekler,
Gör diye yakaya takanın çokmuş.

Kimisi melek der, kimisi huri,
Sevdana düşenin meyhane yeri.
Fethine ermeden hasret seferi,
Kendi kalesini yıkanın çokmuş.

Sevdanın kanunu intizar diye,
Cennetin yolunda izin var diye,
Seninle mutluluk intihar diye,
Bağrına hançeri sokanın çokmuş.

Gözünden yayılan aşkın veremi,
Gönlümde yarattı çağdaş Keremi.
Kimseye vermedim hasret sıramı,
Yarama tuz biber ekenin çokmuş.

Sitemin besteler kalbe hüzzamı,
Hayatın mayası özlemin gamı.
Sevdanla yanarken hüzün akşamı,
Geceme ızdırap dökenin çokmuş.

Mehmet NACAR
www.kafiye.net


Tarih 2 Tem 2013 Kategori: Elvan USUL

BİR KADIN BİR MUAMMA

BİR KADIN BİR MUAMMA

Gülümseyerek uzattı elini bana,
Oldum mest-i aşkın estiği bir fırtına.
Sükûneti kırdı inzivadayken kalbim,
Yıllar sonra bir kadın, yeni bir muamma.

Ürkek tuttum ellerini ve titreyerek,
Günahkâr gözyaşlarıma sünger çekerek,
Yok hiçbir manası, duygularım kaosta,
Korkuyorum bu kadın ruhumu biçecek.

Suskunluğunu bozdu, üç-beş kelâm etti,
Hem canım hem aşkım hem sevgilimsin dedi.
Bırakmışken bu sözleri şiirlerimde;
Yeniden gözlerime fer-i ateş geldi.

Sarılmak istercesine baktı yüzüme,
Beklemeden cevabı, dolandı belime.
Sıcak nefesiyle eritti bedenimi,
Bir kez daha aldım bir kadını gönlüme.

İyi mi, kötü mü? Kadın gibi bir soru.
İyi olsa tahtın, kötü olsa bahtın bu.
Her gülümseyen gözü alırsan gönlüne;
Yönü unutur, şaşırırsın sağı solu.

Baktı ki; altından köşk yapmışım gönlüme,
Kuruldu tahta hanımefendi gönlünce.
Taht onun, baht onun, gerisini neylesin?
Neylesin bu mecnunun düşleri nerde?

El uzatıp göz süzer sonra dönüp gider,
Bu aşk fazla gelir ya da tüketip gider.
İlgi,sevgi çiçek verdim o istemeden,
Mevsimsiz aşklar böyle bir hazanda biter.

Ne beceriksiz aşıkmışım şu dünyada,
Yine tutturamadım mevsimi bu aşkta.
Sevgili sevgiyle sulanınca soluyor,
Mevsimler mi değişti, aşıklar mı yoksa?

Eski zamandan bilirim bu bilmeceyi,
Ne çözmüşlüğüm vardır, ne çözen bir kişi!
Olmadı geçen kadın bilgisi dersinden,
Ne büyük sınavmış bu kadınlar ya Rabbi!

Kasım 2007
Evlin ELVİNCE
www.kafiye.net


Tarih 2 Tem 2013 Kategori: Elvan USUL

NEYLEYİM

NEYLEYİM

Kokardım elvan elvan her daim
Aratmazdı baharı gülüşlerim
Olmaz olaydı zalim sebebim
Hasretim dosta, neyleyim yarenler!

Niceleri sürerken zevk – i sefa
Ben acıyı kaşıkladım çorbamda
Yanıp dursa da yüreğim ne fayda
Hasretim aşka, neyleyim yarenler!

Huzur bulut olmuş semada yüzer
Ocağım ne tükenir ne tüter
Bir lokma için dizilmiş dertler
Hasretim duaya, neyleyim yarenler!

Elvin’in yarası içinde kanar
Sevgi kuşu uzak diyara konar
Gurbette sarsılan sılada ağlar
Hasretim cana neyleyim yarenler!

Aralık 2006
Evlin ELVİNCE
www.kafiye.net


Tarih 1 Tem 2013 Kategori: Öyküler

DÜŞLER ÇIKMAZINDAYIM

DÜŞLER ÇIKMAZINDAYIM

Seviyorum demiştin ya,
Tek yalanın benmişim işte!
Sana, düşler çıkmazındayım şimdi,
Gecenin soğuk ayazında,
Tek üşüyen yüreğim işte!

Fırtınalar kopar, ıssız sokaklarımda
Kırıldığım yerden dökülür,
Boynuma taktığın inciler…

Her içtiğim kadehte hatırlarım seni,
Bırakıp gittiğin halinle…
Sabrımı içime gömdüm,
İsmi dudağımda düşmeyen ömrümsün gülüm!
Nice sitemler sakladı kalemim,
Söyle! Hangi gündüz, hangi gecede unutayım seni?
Tek unutmayı öğretemem sol yanım mı?
Ne hasretler örerse örsün kaderim bana…
Çekerim…

Felek gülmedi güldürmedi neyleyim?
Senli geçen yılları günlere, yıllara bağlarım!
Parçalansa içim dışım, sen şefkâtli durursun her gece,
Canımdan bir parçasın,  yazacağım seni hece hece…

Hem ateşim, külümsün, ayım güneşim!
Dünya da ahrette var mıdır bir tek eşim!
Hayatı sevmişim seninle, kalmaz ki gönülde dert keder,
Aynalara bakınca sen, ah benim iki gözüm,
Bu sevdan bana yeter, ben seni unutmak için sevmedim!

Emine  ÖZTÜRK
www.kafiye.net


Tarih 1 Tem 2013 Kategori: Mücella PAKDEMİR

GAZLA BE GÜZELİM

GAZLA BE GÜZELİM

Yağmur, çamur demem; ne önemi var?
Hiç işim olmaz ki baharla, yazla
Burnumu kıvırmam; ha güneş ha kar…
Gazla be güzelim, hiç durma, gazla!
Oha falan oldum, kaçalım hızla

Kitap kurdu abim yetmişte kaldı
Neslim yeni bitme, kendini saldı
Düstur, edep, hayâ tezgâhta maldı
Gazla be güzelim, hiç durma, gazla!
Eski tabuları biçelim hızla

İstersen tiki ol, istersen çakma
Emo, gotik, metal, farkıma bakma
Zamaneyim yavrum, kafana takma
Gazla be güzelim, hiç durma, gazla!
Dumanla kafayı, uçalım hızla

Kulağım küpeli, dövmeli kolum
Ne bellidir sağım ne belli solum
Felsefem gevşemek, zikzaklı yolum
Gazla be güzelim, hiç durma gazla!
Asfalta kıvılcım saçalım hızla

Romantik değilim, açmıyor ada
Unuttum ayranı, kesmiyor soda
“Kirlenmek güzeldir” en yeni moda
Gazla be güzelim, hiç durma, gazla!
Zıbarana kadar içelim hızla

Savrul virajlarda, dön köşeleri
Devirdik nasılsa boş şişeleri
Uzak, yakın deme, geç gişeleri
Gazla be güzelim, hiç durma, gazla!
Bütün köprüleri geçelim hızla

Ekşittin yüzünü, bozuldun, ne iş?
Ceryan mı kesildi, çekildi mi fiş?
Sus pus oldun birden, görünmüyor diş
Oltaya takılmam bu kadar gazla!
Ne dedim? Frene bastın son hızla!

ZEMBEREK KAÇKINI SAATLER – şiir kitabımdan

Mücella Pakdemir
www.kafiye.net


Tarih 1 Tem 2013 Kategori: Mücella PAKDEMİR

BELKİ BİR GÜN

BELKİ BİR GÜN

Hayallerini yakma vefasıza kırılıp
Sadağını bırakma hayırsıza darılıp
Masum seken ceylanın nazarına vurulup
Hak okunu yayına gerersin belki bir gün

Sapaya düşmeye gör ayak boşa yol alır
Tırnak düşer, et kanar, dil ağızda lal olur
Tükenip bittim derken çölde vahanı bulur
Derde deva suyuna erersin belki bir gün

Kim dedi kolay diye aslan payını almak
Dize kadar batmışken arınıp nurla dolmak
Kısmetinde var ise Mısır’a malik olmak
Yusuf gibi kuyuna girersin belki bir gün

Hep mi bozuk gidecek denk düşür uyarında
Senet sadakat bekler hakikat diyarında
Mizanın kefeleri durmazken ayarında
Kazancını zayine kararsın belki bir gün

Ah çektikçe gönüller zalim ateşte pişer
Semirir haram ile, günahı kadar şişer
Ne kadar kabarsa da süngüsü elbet düşer
Hesabını dayına sorarsın belki bir gün

Seni yiyip bitiren tasaların yiter de
Ter içinde bırakan kabusların biter de
Günahsız sabahlarda şen bülbüller öter de
Düşlerini  iyine yorarsın belki bir gün

Hatırla
dostlarının mazideki resmini
Anarlarsa ne mutlu hayır ile ismini
Şol cennet ırmağının kenarına cismini
Şöyle boylu boyunca serersin belki bir gün

Mücella Pakdemir
www.kafiye.net


Tarih 1 Tem 2013 Kategori: Mücella PAKDEMİR

İHANET DÜŞTÜ OCAĞIMA

İHANET DÜŞTÜ OCAĞIMA

Ansızın biri var dedin
Gökten yıldızlar kaydı
Yer ayaklarımı yaktı.
Kara kurşununu ihanetin
Alnımın tam ortasından yedim
Kim di diyemedim
Ne fark ederdi sevgilim
Seni elimden almıştı ya
En büyük aşkımı çalmıştı ya
Hırsızımı bilmek istemedim

Son vedanı bile etmedin,
Kapıdan ölgün akşamların ışığı gibi
Süzülerek öylece çıkıp gittin.
Nereye yiğidim de diyemedim
Beni böylece bırakıp nereye
Bu vurguna daha hazır değilim
Kokun olmadan nefes alamam
Sana dokunmadan uyuyamam
Ellerimi bırakırsan düşerim

Kavlimiz böyle miydi hatırla
Düşlerimizde hasret ormanlarını
Ateşe verip yakmıştık oysa
Aşkımızın her tomurcuklanmasında
Gecelerimize cemreler düşerdi
Kaderimizi çözülmez bağlardı
Kırk düğümlü yeminlerin
Ne zaman ayrılıktan söz etsem
Kirpiklerin inceden pus toplardı
Kahverengi yanardı gözlerin
Masum bir çocuk gibi ağlardı.

Hiç arkanı dönmezdin sen bana
Seyretmediğimiz gün batımlarında
Aşkımıza kızılı çalacaktık daha
Gölgesinde dizine yatacağım
Ağaçlar henüz ince fidanlarda
Saçımın her bir teli aklaşmadan
Bütün çizgilerini görmeden yüzümün
Hani bitmezdi yüreğindeki sevda

İhanet renginde ayak izlerinle git
Git kimdi diyemediğim hırsızıma
Esirgediğin en son vedamla git
Sırtına yapıştırdım bakışlarımla

YERE DÜŞÜRME – şiir kitabımdan

Mücella Pakdemir
www.kafiye.net