Kategoriler

Arşivler


Tarih 14 Haz 2014 Kategori: Hüseyin DURMUŞ

Sevgili Gençler


Sevgili Gençler

Merhabalar, kendinizi nasıl hissediyorsunuz bakalım? Yoksa hala kendinizi tam yetişmiş olarak hissetmiyor ve hala noksanlarınızın olduğuna mı inanıyorsunuz? Sanıyorum şimdiden hepiniz neredeyse evet diyeceksiniz! Eğer evet diyorsanız sizlere biraz sitem edeceğim. Ancak, hazır olup evet diyenlere şimdiden teşekkür ederim. Teşekkür ederim; bu sınav onlar için bir oyuncak olacak. Onların gözünde bu sınav olması, yapılması gereken bir sınav olduğunu kabullenip sınava girmeyi kabul ettikleri için.

Sevgili veliler asıl sizlere gelelim. Benim iki kızımda ilk sınavlarında istedikleri yerlere giremediler. İkinci sınavda her ikiside istedikleri bölümlere kazandılar. Biliyor musunuz; bu konuda kızlarıma hiç kızmadım. Kızma hakkım da yok zaten. Ayrıca hangi bölümü okumak istiyorlarsa onlar seçmek zorunda ve okumak zorundalar. Asla benim seçimim olan bir bölümü ona zorla seçtirmeye hakkım yok. Onlar seçmiş olduğu bölümlerde okudular. Bu durum da onları asla zorlayamazdım da. Benim iki kızım kendileri daha iyi bşr şekilde kendilerini hazırlamaya çalıştı. Sanıyorum hazırlandılarda. Ama kendisilerine sorsanız hala hazırlanamamışlardı, daha o kadar çok eksiği olduğunu söyleyecektirler ki, ben onların hazırlanamadığına değil; ikinci sene çok iyi çalışarak kendilerini nsaıl başarılı kıldıklarını gördüm.

Sayın veliler! Bu çocuklar, bu genç nesil bizim çocuğumuz. Bu vatanı bizden sonra yüceltmek ve yükseltmek için canla başla, gece gündüz çalışacak olan onlar. Ne olursa olsun onlara güvenmek zorundayız. Onların söyleyeceklerini kabul etmek zorundayız. Bu gelecek olan yaşam onların yaşamı ve onların yürüteceği başarı çizgisidir. Ne olur onların karşısına çıkıp kendilerini tehdit etmeyiniz. Bak senin için şu kadar para harcadım, şu kadar masraf yaptım, hatta senin için borca girdim. Bu sınavı kazanamazsan gözüme görünme, benim evladım değilsin gibi bir hataya ve söyleme asla girmeyiniz. Sınav aşamasında hele şu son 12 gün içerisinde kavga yapıyorsanız aranızda ateşkes ilan eder misiniz? Lütfen onların kafalarını bulandıracak bir davranışın içine gitmeyin. Bizlerin görevi, onların baba ve anneleri olarak onların başarısı için çalışmak, onlara elimizden geldiği kadarıyla bütün olanaklarımızı onların başarısı için sunmak değil mi?

Bizim kuşağın aileleri arasında büyük bir uçurum vardı. Bu uçurumu şimdi sizler çocuklarınızla mı yaşamak istiyorsunuz? Hani sizler; ailelerinizin sizlere yaptıklarına kızıyor, hatta lanetler yağdırıyordunuz. O günleri ne çabuk unuttunuz? Şimdi aynı davranışlarınızı çocuklarınıza neden uygulamak için çalışıyorsunuz. Bunları nereden çıkarıyorsunuz diye sorabilirsiniz. Öğretmenlik mesleğim nedeniyle bir çok olumsuz veli davranışları ile karşılaştığım için bu şekliyle yazıyorum. Peki size şunu sorabilir miyim? Psikolojik sorunları olan bir gençlik mi, sağlıklı, sıhhatli ve dinç bir gençlik mi istersiniz? Cevabınız evet ise lütfen çocuklarınıza yaklaşımınızda daha dikkatli olur musunuz? Onlara sevgi ve şefkatla yaklaşır mısınız? Onlar sınav sitresi, yaşam mücadelesi, başarı ile başarısızlık arasında gelip giderken zaten gereken ezilmeyi yaşıyorlar. Hala ders çalışmak için ellerinden gelen çabayı harcıyorlar. Onlar bunu yaparlarken sizler neden çocuklarınıza yanlış bir davranış biçimiyle yaklaşıyorsunuz? Beni belki eleştireceksiniz. Senin tuzun kuru diyeceksiniz. Bakalım sen bunları yapabilecek misiniz diye soranlarınız bile olacaktır. Sormakta serbestsiniz. Benim iki kızım var. Büyük kızım ikinci sınav sonunda iki yıllık meslek yüksek okulunu kazandı. Ama asla ona bu konuda bir şey söylemedim. Söyleme hakkım da yok. Ben de onun en iyi bir üniversitede okumasını isterim. Ama biraz da şansın çocuğumun yanında olması gerekirken olmadı. Olmadığı için onu kıramam. İkinci kızım da bu sen ikinci defa sınavlara hazırlanıyor. İnanın kazanıp kazanması o kadar önemli değil. Benim; sağlıklı, psikolojik sorunu olmayan, bunalımsız bir çocuğa ihtiyacım var. Üniversiteyi kazanmış, sağlığını yitiren bir çocuğa sahip olmayı kesinlikle istemiyorum. Eğer sizler psikolojik sorunu olan çocuk istiyorsanız sizlere söyleyecek sözüm yok.

Sevgili gençler, şimdi söyleyeceklerim sizlere. İnsanlar daima başarıya susayan bir canlı varlıktır. Başarısızlık onun canının sıkılmasına, çevresine olumsuz yaklaşmasına, bazen de istemeyerekte olsa çevresindekileri kırmasına neden olur. Bazen başarısızlık insanda çok olumsuz duygulara, hatta yaşamın hiçbir anlam kazanmadığı duygusu ile telafisi zor davranışlara insanı itiverir. Doğrusunu isterseniz yaşamda asla onaylamadığım şey; başarısızlıklar nedeniyle bir yaşamın sonlandırılmasıdır. Asla ama asla kabul etmediğim, kabullenemediğim bir olayın ne yazık ki birkaç defa şâhiti oldum. Ne yazık ki bende uzun yaralar açmış olan o genç fidanları hala unutamıyorum. Gelin bu sınav için bir gün çalışmaya ara veriniz. Felekten bir gün yaşayınız. Tam 24 saat kesintisiz sınav ve başarısızlıktan söz etmeyiniz. Bir 24 saat yaşamınızda bambaşka bir gün yaşayınız. İnanın sizlere bir günlük bu yaşamın çok yararı olacaktır. Ailenizle son günlerinizde daha iyi konuşmaya çalışın. Ailenizle sınav günü de dahil bir anlaşma yapınız, onlarla ağız dalaşına, bir birinizi kırıcı sözlere yönelmeyiniz ve kırıcı davranışlardan uzak durunuz. Sanıyorum sizlere çok yararı olacaktır.

Sınav kaygısını bir tarafa atın artık. Kazanamamak dünyanın sonu değil ki. Bir daha denersiniz. Eğer kazanamazsanız başka bir yaşam tarzını seçerek kendi yaşantınızı yönlendirirsiniz. Sonuçta yaşadığınız sürece sizin için yaşam devam edecektir. Bu nedenle yaşam mutlaka üniversitenin kapısından geçer diye bir kural da yok. Önemli olan yaşananlardan ders çıkarıp, yeni gün ve yeni yaşam için elinden geldiği kadarıyla çalışıp çabalaman ve başarılı olmandır. Önemli olan senin sağlıklı olmandır. Ailen ile sınavdan sonra kendine yeni bir yaşam mücadelesi için plan yaparsınız. Onu uygulamaya çalışırsınız. Sizlerden ricam; bu vatanın geleceği sizlersiniz. Bizlerin ve vatanın güvencesi siz siniz. Sizlerin sağlığınızı yitirmesi ilk önce beni üzecektir, bunu böyle bilin. İkincisi bu vatan üzülecektir. Çünkü vatan; genç nesillerin sağlıklı olmaları, başarılı olmaları sayesinde yükselir ve uygar devletlerin düzeyine ulaşır. Sizlere yapılacak olan bu sınavda başarılar dilerken, her şeyin gönlünüze göre olmasını dilerim.

04.06.2010
www.kafiye.net
Hüseyin DURMUŞ
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar


Tarih 14 Haz 2014 Kategori: Şule AKAR

Kapadokya Gezisinin Ardından


Kapadokya Gezisinin Ardından

Arkadaşlarım ben anlatmayı unuttum sanmayın. En son size falcı bacıların şovunu anlatmıştım. Bu güzel gösteriden sonra köylü kıyafetlerimizi çıkarıp cici bici giyinip yemek için aşağıya indik. Sanki o köylü kıyafetleri içindeki kişiler biz değildik. Kılığımızdan kıyafetimizden bambaşka birer kişi idik. Açık büfe yemek salonumuzdan keyifle yemeğimizi yiyip masadaki arkadaşlarımızla sohbetimizi yaptıktan sonra lobide oturup biraz sohbet ettik. Ama bu sohbet bizi kesmedi tabiki. Canımız eğlenmek istiyordu. Otelin barını açtırdık ve hepimiz orada toplandık.

Aman Allah’ım meğer bizde dökülecek ne çok kurtlar varmış.  Bütün kurtlarımızı döktük arkadaşlar. Terden öldük ama hiç umurumuzda olmadı. Pistten hiç inmedik. Sevgili ceviz ağacı aydının dans gösterilerini görmeniz lazımdı. Bir ara Gülay’ı alıp uçurduğunu gördüm. Gülay uçuş o uçuş hala kendisinden haber alınamadı. 

Laytu ile göbek danslarımız, Emine’nin neşeli dansları, sayıl dostumun, nurun ve hatta sevgili Ayhan’ın danslarını görmeniz lazımdı. Müthiş keyifli anlardı. Bir ara bir baktım birileri tren olmuş, kendimizi peşpeşe tren halinde pistte dönerken bulduk. Ümit’in, Nermin’in daha doğrusu bütün arkadaşların oturduğunu çok az gördüm harika bir geceydi dostlarım.

Fakat çok ilginç belli bir saate kadar şükrü arkadaşımız aramızda yoktu meğer kendisi maç izliyormuş tabi gelince ondan acısını fazlasıyla çıkardık. Geldiği andan itibaren rahatsız olmasına rağmen aramızda oynamaya ve nail gibi resimler çekmeye başladı.

Terden sırılsıklam, yorgun ama bir o kadar mutlu neşeli geceyi bitirdik dostlarım. İlk günümüz işte böylesine dolu ve keyifli geçti. İkinci gün sabahımızda kahvaltıya en erken inen hatta ilk inen sevgili zümrüt avcısı idi. Çünkü akşam 7.30 toplanıyoruz diye duymuş. Bu yüzden en erken kahvaltıya indik.. Arkadaşların peşpeşe daha geç geldiğini görünce yanlış istihbarat olduğunu anladı ama ne fayda yarım saat daha az uyuduk tabiki.

Kahvaltı sonrası doluştuk servisimize. Yine keyifli sohbetlerimiz şarkı türkülerimiz eşliğinde dolaşmaya başladık. Yeraltı şehri harikaydı. Videolarını siteye ekledim eminim seyrettiniz. Şarap atölyesindeki kadehlerimizin bolluğu yüzsüzlüğümüzün kanıtıdır.  Çömlek atölyesindeki komediler resimlerde kendini fazlasıyla anlatıyor. Bir gön önce bayıldığımız taş atölyesine yine uğradık. Sevgili Bekir Arıkan’ın sevimli sohbeti ve muhteşem eserlerini yeniden gördük. Arkadaşlar yine alışveriş yaptılar. Öğlen yemek keyfimiz testi kebabı idi. Merasimle açılan testiden afiyetle yedik. Alışveriş yaparken çekilen nargile kalpak resimlerimiz sanırım eğlencemizi açıkça ortaya koydu.

Ama en muhteşem eğlencemiz yemekten sonra gittiğimiz Türk gecesi idi. Arkadaşlar çok büyük bir mekan. Oturduğumuz zaman altımızdan sıcak gelmesi önce bizi şaşırttı. Beton oturma zemini üstünde minder ama sıcacık. İnsanlar üşümesin diye bu aldıkları tedbir iyi güzelde o kadar sıcakki bizler minderleri çiftleyip öyle oturdu. o kadar fazla yani.. Bide alkol var. Düşünün artık harareti. Sevgili nailin dans ve içki servisi şovları yanı sıra sevgili Sadıkcan41 arkadaşımızın dansözün dibine kadar gidip resimler çekmesi enteresandı doğrusu. 

Odalarımıza çekilmeden önce yaptığımız sohbetle birbirimizi yakından tanıdık. Ve çokta iyi oldu. Bunu Antalya toplantımızda da yapalım bence.

Geziyi ne kadar anlatsam inanın yeterli olmaz. Muhteşemdi. ve ben kişisel düşüncelerimi yazmak istiyorum artık..

Bu siteye gireli nerdeyse 1 yıl oldu. Çok istememe rağmen ilk kez bir geziye katılıyorum. Siteyi kuran bunca insanı bir araya getiren sevgili nur teşekkürler. Seni tanımak çok güzeldi. Yüreğin çabaların ve bizlerle bütünleşmen çok hoş.

Sevgili sayıl beyefendi kişilik. Hem neşeli hem hoş sohbet. Sevgili Sedat gibi bende seninle uzun uzun sohbet edememekten şikayetçiyim. Eminim Antalya’da bunu acısını çıkarırız. Seni tanımak harika, yüreğinden öptüğüm dost, harika bir insansın.

Handancım, canım. Organizasyondaki çaban katkıların harikaydı. Güler yüzünde öyle. Tarihi güzellikleri keşfetmek yerine tembellik edenlere alışverişlerle vakit harcayanlara gösterdiğin tepkiye de bayıldım valla. Haklısın kızının sevimliliği de geziye ayrı bir renk kattı.

Şansız canım arkadaşım seni zaten İstanbul’a geldiğinde tanımıştım. Bu gezi dostluğumuzu pekiştirdi. Senle paylaşılan her güzellik çok güzel.. Güler yüzlü dostum harikasın.. Seloş olarak bildiğimiz ama şuan gönül dağı nikine sahip dostum. Sessiz ama güler yüzlü beyefendi kişilik seni tanımak çok güzeldi. İhtiyar delikanlı aydın. Gurubun neşe kaynağı. Allah enerjini neşeni bozmasın. Güncem seninle fazla sohbet edemedim. Çünkü sana kıyamadım. seni sevgili yakamozdan ayırıp tekelime almak istemedim. Ama seni seyretmek keyifliydi. Yüreğinin güzelliğini zaten kısa zamanda keşfettim iyiki varsın. Tülay’ım, can. Sanki benim yarımsın. Bu kadar mı benzeşir bir insan. Şakacı, neşeli güler yüzlü yapıcı ve iyiniyetli, harika bir dostsun..

Kapadokya’da tanıdığım emine enerjine şaştım valla.. Gelincik, can dost. Güler yüzün, hanımlığın.. Ne desem az sana. may1960 en son gece yanyana kadeh tokuşturduğum arkadaşım. Seni tanımak çok güzeldi. Rüzgarsızlıktan yine transfer olan rüzgarsız tepe Sedat arkadaşım. itiraf edeyimki ilk etapta görüntünden dolayı ürktüm. Ama gezi içinde seni tanıdıkça çok sevdim. sen tanımak çok güzeldi. Daha çok şeyler paylaşacağız eminim kuzenim Ümitim, yakamozum. Yıllar sonra buldum seni ve bak birlikte eğlendik bile. Varlığın gücüm oldu canım benim.

Nailalper sana ne desem az. Enerjine çabana sevgi dolu yüreğine dostluğuna binlerce teşekkürler. sevgili Lütfü, İstanbul kahvaltısı dostum. Kahvaltı arkadaşlarım gelirse bende gelirim dedin ve geldin. Seni kardeşimden ayrı tutmadım. Sende bu sevgiyi fazlasıyla hak ediyorsun canım. Gülayım, kankam, ne zorluklarla geldik bu geziye ama değdi değil mi? seninle otel odasındaki dedikodularımız, neşemiz, eğlencemiz müthiş. Zaten seninle her şey güzel. Sadece bu gezi değilki.

sevgili zümrütavcisi. 1 yıla yakındır seni tanıyorum zaten. sen bu gezideki en güzel hazinesin. İyiki varsın, iyi ki geldin. Beyefendi kişiliğin bıyık altı gülüşlerin, kaliteli esprilerin, güler yüzün, derin bilgine rağmen rehberin önüne geçmemek için susma olgunluğun… Sana ne desem az. Varlığın için teşekkürler.

Unuttuğum atladığım inşallah kimse kalmamıştır. Ben bu gezi ile dinlendim. Eğlendim. Çok güldüm. Sizleri tanıdığım için çok mutluyum. Sizleri seviyorum canlarım

Şule AKAR
www.kafiye.net


Tarih 14 Haz 2014 Kategori: Rabia Saylam TAŞDEMİR

GEL GEL


GEL GEL 

Hakka giden yola böyle girilmez
Duvardan duvara çarpıl da gel gel 
Sırat kıldan ince kolay geçilmez
Haramdan günahtan kurtulda gel gel

Kuran bilgisiyle doldur beynini
Bük başın secdeye eğdir boynunu 
Nura bandır gül yüzünü aynını 
İslam örtüsüyle örtülde gel gel

Meyletme ha mala yolda kalırsın 
Uyarsan nefsine talan olursun 
Mizana varınca şaşıp kalırsın 
Sıyrıl hesabından yırtılda gel gel

Daha doğruları göremdinse 
İblise bir duvar öremedinse
İlimle kafanı yoramadınsa
Cezanı çek yerde sürtülde gel gel

Rabia konuştun hep ayrı ayrı 
Kula fayda vermez doğru söz gayrı 
Kiramen yazıyor şer ile hayrı 
Mizandan tartıdan kurtulda gel gel 

RABİA TAŞDEMİR 15/04/2014
www.kafiye.net


Tarih 14 Haz 2014 Kategori: Yegane Sercuvarlı

MÖHTACAM


MÖHTACAM

YAZMAK İLE OLMUYOR Kİ, BU YAZI,
YAZA-YAZA ÖMRÜM GEDİR EN AZI
GÖNLÜM DEYİR, KALEM YAZIR HER NAZI.
YÜREGİMDEN HABER VERİR HER HECAM,
BEN ALLAH’IN SEVGİSİNE MÖHTACAM.

YARIM GEDİB ,YARIM KALIB YAR,YARIM
EKSİLMİYOR, ERİMİYOR KARLARIM,
NERDE ŞİMDİ CAN-CAN DEYEN DOSTLARIM ?
BEKLEMEKDEN BU YOLLARDA AĞACAM,
BEN ALLAH’IN SEVGİSİNE MÖHTACAM.

BİR KULAM Kİ, QEM SIZLIYOR SAZIMDA,
BÖYLE GEÇMİŞ ÖMRÜM, KIŞIM ,YAZIM DA
GÜN GELECEK İNLEYECEK TOZUMDA.
DOLDU, DAŞDI SEBR KASAM, KUZE, CAM
BEN ALLAH’IN SEVGİSİNE MÖHTACAM.

KİM BİLİR Kİ, NERDEN DOĞDU BU YAZI,
GÖREN YOKDU GÖNLÜMDEKİ AVAZI,
YÜREGİME TUZAK KURDU BİR ….._______
KİSASIMI ONDAN BİR GÜN ALACAM,
BEN ALLAH’IN SEVGİSİNE MÖHTACAM.

GÜZEL OLUR HER ÇİÇEK ÖZ DALINDA,
YILDIZ GÖKDE, AŞK YÜREKDE SOLUNDA
BUNDAN SONRA DAHA DURMA YOLUMDA.
ANLAMADIN MİSİLSİZ BİR TAĞ, TACAM
BEN ALLAH’IN SEVGİSİNE MÖHTACAM.

KAYB ETMEDİM YOLLARIMI DUMANDA,
YENİK DÜŞMEM DUYĞULARA BİR ANDA,
YÜZ-YÜZEYEM YARADANLA CİHANDA.
BİR BAĞ İDİM TOPRAK OLUB SOLACAM,
BEN ALLAH’IN SEVGİSİNE MÖHTACAM.

__M _YEGANE__SERCUVARLI…
www.kafiye.net


Tarih 14 Haz 2014 Kategori: Remziye ÇELİK

ARDINDA GÖZLERİM

 


ARDINDA GÖZLERİM

 

Yine özlem besliyorum 
Izdırab limitini tüketmiş sabrıma seyrelirken yüreğim
Lale devri aşklar özlem soluyor resimlerimizle 
Dile gelmeyen bu aşk adına hafızam mecnun kalırken
Issız bir köşeye yığılan can kırıklarım Züleyhayı kıskanıyor
Zehir olan aşk sancısından Yusuf’un kuyusunda boğuluyorum

Yanalım mı Yusuf’un yolunda aşk aşk diye
Isırdıkça dilimizi gözlerde tutuşan kırmızı kan dökülsün
Leyla’nın gönlünde zindan Mecnunun gözlerinde karanlık 
Düştüğümüz yere mil çeksek sukuta erse ruhumuz diyorum 
Issız kalan gecelerde kızılcık şerbetine bandığımız 
Zehrini akıtan yalnızlığı yaramıza tuz diye bastığımız 
O aşk ki fırtına öncesi yangınımızda dilensin ki 
Göğsümüzde kuraklaşmış çöllerde umut çiçekleri açsın
Laftan anlamayan hasretim vurulsun ki kollarında 
Uykusuz gecelerde kayan Yıldız sönen yürekte benim… 

Remziye ÇELİK 
Yıldız Yıldızoğluna Hitafen
www.kafiye.net



Tarih 14 Haz 2014 Kategori: Safiye ÇAKIR

Şimdi Üşüyorum

Şimdi Üşüyorum

Bugün yokluğun içime bir kor gibi düştü birden nedeni yokken ağlamalar, ruhumda fırtınalar esiyor. Her fırtına sonrası kalbimden bir parça kopuyor ve darmadağın oluyorum. Çok zormuş sensizlik, telefondaki sesin bile yetiyormuş, canım deyişin soğuk bir kış gününde sımsıcak bir yorgana sarılmak gibi senin sevgin beni sarmış sarmalamış. Şimdi üşüyorum bir çocuğun ihtiyaç hissetmesi gibi kollarının arasında sonsuz güveni duymak istiyorum.

Sanki bir buzun üstündeyim. Buzlar kırılıyor, çöküyorum, gömülüyorum sulara. Avuçlarımın arasından akan sular gibi sanki kayıyorsun yavaş yavaş ellerimin arasından. Seni sevdim ve seviyorum.

Bilmiyorum artık hayat yolunda nasıl bir yön çizerim sensiz, senli günlerim diye iki bölüme ayrıldı hayatım. Sen ve ben, ateş ve su gibiydik. çok zıt bir ikili benim kalbim ateş, sense tek ilaç, ama sensizliği tercih ettim ama yapamıyorum. Seni sensiz yaşamak bir fırtına gibi kopuyor, köpük köpük sarsılıyor. Seni istiyor seni ruhumun derinliklerine bağırıyorum; gel yeter diye. Dokunmak istiyorum, sarılmak istiyorum, dudaklarında eridiğim an gibi durdur saatleri.

Geceler olmasın, güneş hiç doğmasın, sen yoksun, nasıl olsa yeni doğacak sabahlarımda sen yoksan; yarınlarımda ne anlamı var? Doğmasının güneş, esmesin rüzgarlar, senle olamıyoru,m sensizde demiştin ya bende ne senle ne sensiz olamıyorum.

Biz ne iyi bir sevgili olabildik nede arkadaş karabasanlar bastı. Yokluğumuzda ama yan yana iken hiç sorun yaşamadık. Leylaklar, sümbüller açtı gönül bahçemizde diyemedik birbirimize. Sensiz olamıyorum, gel artık, söylesek bile inandıramadık.

Sen gönül bağımda açan bir güldün. Hiçbir zamanda solmayacaksın. Seni sevmek bir ibadet, şimdi sabah akşam günde beş kez değil benim ibadetim, yirmi dört çarpı altmış kez ibadet ediyorum ben. İçtiğim suda, yürüdüğüm yolda sen ve hayallerim var. Sana sarıldığım an birlikte gülmelerimiz doyasıya yaşanmışlıklar var. Benim ayrılığım bile onurlu olacak, onurlu olmak için gözyaşlarımı içime akıtacağım. Hiç kimse bilmeyecek senin için ağladığımı ama sonsuza giden bir yolda ben seni sevdim ve seveceğim ama sana gel demeyeceğim.

Lemide ÇAKIR
www.kafiye.net


Tarih 14 Haz 2014 Kategori: Şule AKAR

BABAM


BABAM


Bugün senin doğum günündü babam. Ve ne tesadüf ki yıllar sonra doğan torununun doğum tarihi de aynı idi. Her yıl torunun Şebnem ile birlikte pastanızdaki mumları üflerdiniz. Ve her yıl tüm aile bir arada olduğumuz için şükrederdik.

Bu defa yoksun babam. 28.01.2008 pazartesi günü mübarek ezan sesleri arasında son nefesini verdin. Tek tesellim senin elden ayaktan düşmeden, acı çekmeden huzur içinde yatağında aramızdan ayrılman. Allah bunu nasip etti sana çok şükür. Evimizde hiç ölümü hissetmedik sen hasta yatağındayken, hep iyi olacaksın diye dualar ettik ve hep birbirimize son ana kadar böyle hissettirdik. Ama yetmedi dualarımız, aramızdan ayrıldın. Ve biz hala buna alışabilmiş değiliz. Alışmakta mümkün olmayacak zaten. Sadece yokluğunu kabullenmek zorunda kalacağız çaresiz. Sen bizi hep hayata güçlü hazırladın. Zaten hayatını da hep bize adadın. Eminim ardında bizi güçlü bıraktığın için, varlığındaki gibi yaşamamızı isterdin. Öyle yapmaya çalışıyoruz bizde. Dimdik ayakta hayata sıkı sıkı bağlı birbirimize destek olarak bir aradayız ve hep bir arada olacağız.

Her birimizin doğum gününde olduğu gibi yine sofra kurduk babam. Yine ailece yemek yedik. Çünkü hayat devam ediyor. Ve birbirimize üzüntümüzü hissettirmeden, acımızı içimizde yaşayarak, yüzümüzde tebessümle bir aradaydık. Sanki sende bizimleydin.. Ama bu defa ortada üflenecek mumlar yoktu. Sensiz bir doğum gününde torunun da bunu yapamadı….

Ölümünü sindirmek kolay değil babam. Senden rahmetli diye bahsetmek canımı acıtıyor. Ölen köpeğimle konuştuğum gibi seninlede konuşuyorum sürekli. Bir arkadaşım ölenin ardından konuşacak bir kişi bile kalmadığında o kişi ancak o zaman ölür demişti. Senin varlığın, senin ismin hiç unutulmuyor ki. Sen bu yüzden aramızda yaşıyorsun daima, unutulmuyorsun Unutulmayacaksın.

Bir arkadaşımız hangi esnafa gitsem nereye gitsem babandan bahsediliyor dedi. Öyle iyi bir insandın ki ardından hep iyiliklerin, yüreğinin güzelliği, bonkörlüğün, güler yüzün konuşuluyor.

Dükkanın üst kat komşularından biri her sabah servis beklerken babanız beni içeri çağırırdı soğukta bekleme kızım derdi, iyi bir insandı diye senden bahsetti. Apartman komşumuz ise başka bir şey anlattı başsağlığı dilemek için geldiğinde.

Bir akşam elinde karpuz ile eve gelirken rastlamışsın kapıda. Ondan bıçak istemişsin, karpuzun yarısını kesip ona vermiş eve öyle çıkmışsın. Ardından yaptığın iyilikler konuşuluyor, eli bol gönlü zengin babam, hayatta iken duyduğum gibi gurur duyuyorum seninle. Evladın olduğum için ne kadar şanslı olduğumu sürekli hissediyorum.

İyiki doğdun babam. İyi ki senin evladınım. İyi ki bizi yüreğinin güzelliği ile yetiştirdin. Bıraktığın ekmek teknesinde kurduğun aile içinde varlığındaki gibi bir yaşam sürmeye devam ediyorsak bilki sayende.

Huzur içinde yat babam.

Seni seviyorum ve hep seveceğim

Ortanca kızın

Şule AKAR
05.02.2008
Saat: 23:30
www.kafiye.net


Tarih 14 Haz 2014 Kategori: Gürhan OLCAYTÜRKAN

Bir Veda Belkide Son Görüşmemiz!


Bir Veda Belkide Son Görüşmemiz!

Bir veda belki de son görüşmemiz
Bir veda belki de dost kalacağız dememiz
Bir veda belki de son kez söylenen sözler
Bir veda belki de benimsin kelimesinin son izi
Birkaç dakika sessizliğe
Yankılanan gözyaşlarının aşkı

Dudaktan çıkan kelimelerin yaşı
Gözdeki nemden gelir

Sus tek kelime söyleme
Yağmurlar eşlik etsin sensizliğin sesine

Yağmurlar senin şehrinde üzerine yağsın 
Ben şehrimde sırılsıklamım

Son günlerde anlamıştım terk ettiğini
Konuşmalarında ki ısırdığın dudağının kanaması
Yüreğinin sesini dilinin hapsetmesi
Gözlerindeki kaçamak bakışlar
Vedaya hazırlanırlardı oysa

Son günlerde anlamıştım terk ettiği
Hayallerin yetmediğini
Düşlerin yetim kaldığını
Yalnız gecelerin soğuğunda
Çaresiz yapayalnız kaldığını
Aşkın sıcaklığını 
Yaşayamadıklarını bir başka dilde aradığını
Biliyordum

Duvağını bu gönül açamadı belki
Hasretlik şehirlerimizi sardı

Gurbette bazen ölüm bir eve iki kez uğrar
Boş mezara kılınır namazlar
Mahremin karasına karışır
İki ayrı duaya
Tek âmin…

Gürhan Olcaytürkan
www.kafiye.net


Tarih 14 Haz 2014 Kategori: Ali ANAR

SEN BENİ DÜŞÜN


SEN BENİ DÜŞÜN

Yağmurlu bir bulut, gezer göklerde.
Bir yağmur yağarsa, sen beni düşün.
Gönlüm yangın yeri, kaldım közlerde.
Kalbimde sen varsın sen beni düşün.
Yürekde bir yerde, sen beni düşün..

Seni görürüm ben, baktığım yerde.
Benim gönlüm düştü, çekilmez derde.
Yaramda kapanmaz kaldım kederde.
Kalbinde bir yerde, sen beni düşün.
Yüreğinde kaldım, sen beni düşün..

Can özümsün benim içimde sevdan.
Yan yana olursak, tez geçer zaman.
Çok mutlu olurum, sen yanımdaysan.
Kalbimde sen varsın sen beni düşün.
Yürekde bir yerde, sen beni düşün..

Tutuştum ciğerden yaktın sen beni.
Geçmiyor tek günüm, anmadan seni.
Hep seni yaşarken, kaybettim beni.
Kalbinde bir yerde, sen beni düşün.
Yüreğinde kaldım, sen beni düşün..
01.03.2014
ALİ ANAR
www.kafiye.net


Tarih 14 Haz 2014 Kategori: Mücella PAKDEMİR

ŞEYTAN


DARISI TÜM KURBANLARININ BAŞINA…

ŞEYTAN

Nasıl bulaştım bilmem, gaflete düştüm zâhir
Cevher iken sarrafta, kahpe dilde tartıldım
Kumpasta bir numara, müfterilikte mahir
Allah’ım sana şükür, bir şeytandan kurtuldum

Suratında kalmamış, rahmetten tek damla nur
Kurtlanmış bozuk maya, kokuşmuş ekşi hamur
Tutulacak yanı yok, baştan aşağı çamur
Allah’ım sana şükür, bir şeytandan kurtuldum

Çıkarcı fitne fücur, hırsı büyük boyundan 
Bunca iyiliğime vazgeçmedi oyundan
Ne elinden yenilir, ne içilir suyundan
Allah’ım sana şükür, bir şeytandan kurtuldum

Yalakadan bir güruh özünü bile bile
Tarafını tutarlar, ne dersen de; nafile
Dolaşır melek gibi yüzünde maske ile
Allah’ım sana şükür, bir şeytandan kurtuldum

Yakasına yapışıp hesap sorardım lâkin
İslâm terbiyesini alana yakışmaz kin
İlahi adalete bırakıp durdum sakin
Allah’ım sana şükür, bir şeytandan kurtuldum

Mücella Pakdemir
www.kafiye.net