GECENİN RENGİ

Siz diyorsunuz ki gecenin de rengi mi olur?.Olur elbet yaşandığı gibidir geceler,neşeli,şen,hüzünlü,ağlamaklı.Önce kapkaraydı,katran karası baktığında ne bir ışık hüzmesi,ne de bir iz belirirdi.Göz bebekleri büyürdü zifiri karanlıkta.Ay’ sız ,yıldızsız ıssız geceler.Sadece sokak lambaları var bir adım ötesini ışıtan.Onların olmadığı yer ,uçsuz bir kara boşluk.
Bir kadın belirdi ,loş ışıklı bir camda , buğuluydu cam,baktı uzaklara… Belliki bir beklediği vardı.belki bir eş ,belki de sevgili.Umutla mı? umutsuzlukla mı? bilinmez ama , elindeki kadehi götürdü ağzına.Sessizdi,ıssızdı her yer.Başını kaldırıp perdeyi araladı ve çok uzaklara daldı. Karanlıktan başka şey göremedi ,bir gölge belirdi içi burkuldu . Camı açıp ,derinden gelen sesle irkildi.Denizdi gümbürdeyen o da içliydi ,sevmemişti geceyi.Gecenin matem tutan siyah renginde silindi gitti.Aman Allahım kuru dallar sallandı ,ay gecenin kara bağrında uyandı ,geceyi selamladı . Uzaktan bir ses yankılandı ,”lambada titreyen alev üşüyor” diyordu.Gökyüzü yamalı bulut parçalarıyla griye boyandı.Rıhtım da bir taka yol aldı,günün rızkını çıkaracaktı.Sessiz gecede renksiz ufuk canlandı.Gecenin kara çaydanlıklarında demlediği çayla huzura daldı.Ay ‘ın gülen yüzüne bakarak kaldırdı kadehi ,kan kırmızı ,nar kırmızı sabahlara.Karanlıklar şahit oldu ,yüreğinde yavaşça yok oluşuna.Gözlerinde birikti acı ,yüreğinde hasrete yakalandı.Geceyi besleyen bir çiğ gibi yutkundu kanayan çığlıkları.
Geceler ,gündüzden öte sığınaklar ,yıldız koparma ,yıldızlara boyama siyahlıkları.Nefes almayı öğrenme boğan dört duvarın yalnızlığına inat.Sen gökkuşağı değilsin kara geceler.
Fahriye HAMZAÇEBİ
www.kafiye.net