Deniz Yıldızı

Hiç çakıl taşları ile kaplı bir sahilde yürürken bir deniz yıldızı ile karşılaştınız mı?
Rengarenk, irili ufaklı bir sürü taşların olduğu bir sahil. Kimi taşlar tuzlu sudan yıpranmış ama yıllara meydan okumuş hala orda. Kimi bembeyaz mücevher gibi. Bazıları değişik şekillere bürünmüş. İnsanın hayal gücünü zorluyor. Bir çiçek, bir kalp, bir kelebek…. Ama en çok dikkati çeken o taşların arasında saklanmış deniz yıldızı. Kim bilir ne zaman vurdu sahile, kim bilir ne zaman öldü, kim bilir ne anıları var. İşte o anılara götürdü bu cansız deniz yıldızı beni. Okyanusun derinliklerinde özgürce gezen çeşit çeşit sevimli deniz canlıları ile beraber yaşayan renkli deniz yıldızı.
“Şimdi ben deniz yıldızıyım. Açtım kollarımı uçar gibi yüzüyorum pırıl pırıl sularda. Şu ilerdeki mercan adacıklarında arkadaşlarım var onları görmeye gidiyorum. Ne güzel görünüyor mercanlar. Mürekkep balığı tüm ışıklarını saçıyor ondan uzak durmalı. Saklanalım şu adacığın arkasına, izleyeyim deniz dünyamı. Rengarenk balıkları, yengeçleri,istiridyeleri. Acaba bana da bir inci verirler mi?”
Ama gelmiş işte cansız bedenin bu sahile. Olsun daha bitmedi, sen çok güzel bir hediyesin artık kalbinde sevgi olanlara. Ben alıp seni odamın en güzel yerine koyacağım. Belki biraz boyarım daha güzel bir biblo ol diye. Cam bir fanusa koyup arkadaşıma mı hediye etsem.Yada bıraksam seni burda. Bir çift bulur, genç delikanlı sevdiğine hediye eder sevgi sözcükleriyle. Belki küs olduğu sevdiğine verir barışmak için; “Bak ben de bu deniz yıldızı gibi vurdum kendimi sahillere ama onun gibi ölüp gitmeme izin verme” der. Ya kalbi kötü olan biri bulursa. Kırıp kollarını atarsa. Ölüsün sen ama yine acır mı canın?
Yaşamın muhakkak güzeldi deniz yıldızı. Bana da güzellikler yaşattın. Cansız bedenin bile huzur verdi bana. O kocaman okyanusta küçücük bir canlıydın ama ordaki yaşamın devamı için mecburdun. Öldün geldin buralara, beni mutlu ettin. Yaşarken de öldükten sonra da işe yaradın. Dilerim ki bende, tüm insanlarda senin gibi olsun.

SERAP DURMUŞ
İstanbul / 15/03/2006
www.kafiye.net