DOĞUM VE ÖLÜM

Günler kovalambaç oynuyor birbiriyle. Doğum ve ölüm, rollerini gün be gün, bıkmadan usanmadan, hayat sahnesinde gösterime sunuyor. Perdeler birbiri ardınca açılıp kapanıyor. İbret alan seyircilerine sergiliyor oyunlarını ardı ardına. 

Devran dönüyor . Yaşam değirmeninin çarkları hiç durmadan canlar öğütüp, un ufak ediyor. Üzüntüler, sevinçlerle köşe kapmaca oynuyor.

İnişli çıkışlı güldüren, ağlatan şu debdebeli çark-ı felek, seyrinde güzergahında dönüp duruyor hızıyla başımızı döndürürcesine. 

Şa’şaalı koskoca ummânın dev dalgalarında, yaşam gemimizin rotası, takvimlerde saklanmış o bilinmez günde, ebedi limanında demir atacak . Ve her gemi kaptanı, sorumlu ollduğu gemisinden sorguya çekilecek. Bu gerçek işte o zamam okkalı bir tokat gibi yüzümüze şaklayınca son soru beynimizde cirit atacak. 

* Acaba bize verilmiş bu ömür sermayemizde biz ahde vefa gösterebildik mi?
*Beş harf iki hecelik olan ömür sayacımız zamanın ne kadarını hoyratça, ne kadarını zayi’ etmeyip gıdım gıdım hakkıyla kullandık?

Elimize İlahî faturamız şakk diye tutuşturulduğu, ötelere, sonsuz aleme götüren vize kartımız boynumuza asıldığı zaman anlayacağız. Ahh, vahh, eyvah figânlarına sağır işte o dehşetli zaman, zurnannın zırt dediği yerden kopuverip, İsrâfil’in avurtlarını şişire şişire üflediği borazanın akortu bozuk sesiyle ortalık ayağa kalkacak,

İNşaalah “haydee geçti Bor’un pazarı sür eşşeği Niğde’ye” denilmeden bize, Rabbim cümlemizin uykucu mahmur gözlerini âb-ı destin ferahlığıyla, sabahların sabâ makamından seslendiği, felah çağrılarına uyandırsın İnşâAllah.

Sevim Çiçek Karadeniz 
27.12.2013
Saat: 21:30
www.kafiye.net