MÂVERA

Selam sana Efendim, selam sana ey Nebi!
Âlemlerin Rabbi’nin en güzide habibi!

Hasretinden bîçare, kapındayım Ya Resul!
Sevabımdan firari, günahlarımdan mesul

Şavkın paralıyorken cehalet perdesini
Mucize nağmelerle getirirdi sesini

Kavuşmayı dilerken kalbim bana sırdaştı
Gözyaşlarımı bilen, kadim bir arkadaştı

İman şelâlesinde çağıldayan “ah”; bendim
Hançereden göklere yükselen “Eyvah!” bendim

Gülistanım elemde, ümidimde intizar
İki büklüm huzurda serzenişteyken bîzar

Yüzüm yaşla yanardı titreyen mumlar gibi
Çil çil olurdu tenim alevden kumlar gibi

Her damlası sinemde mahzun izler bıraktı
O izlerden, bir bilsen, ne nedâmetler aktı

Kirpiklerimde küle dönerdi pervaneler
Daha bir çıldırırdı görseydi divaneler

Rahmet kanatlı kuşlar semada raks ederdi
Ruhum da kanatlanır, peşlerinden giderdi

Kalûbelâ ahdinden son menzil o diyara
Canı kurban ederim senden bir tek şiara

Sevdandan başka sevda çekersem olsun haram
Senle teselli bulur kanayan yürek yaram

Parça parça olsam da aşkından vazgeçmedim
Bağlılık yeminini bozmak için içmedim

Ey sevgili! Hakikat âlemindedir vuslat
Fânîde olan beni ümmet kervanına kat

Aksimde kıyametler koparırken Yaradan
Tek arzum: Seni versin lûtfedip mâveradan.

Mücella Pakdemir
www.kafiye.net