SEVGİ DEMEK EMEK DEMEK

İnsanlar; sevgiyi, sempatiyi ve sıcaklığı aldıklarını hissettikleri zaman, tuhaf bir ürküntüyle şımarıklık raddesinde naza çekmeye başlayıp geriye bir adım atarlar. O adımla açılan ara, sevgi kaynağının da gerilemesi, yok denecek kadar sönükleşmesi ile açılır. Zannederler ki ne yaparlarsa yapsınlar, o sevgi pınarı yanı başlarında çağıl çağıl akacak, hiç bitmeyecek, zemzem gibi sonsuza kadar…

Oysa sevgi, anında karşılık bekler. Sadakat ve saygıyla korunmak ister. Sevme
sanatı, duygusal bir dansa benzer. Aşk, romantizm yüklü, aynı adımlarla, sarmaş
dolaş, fısıl fısıl, doyumsuz bir ılıklıkla devam ederken, itina ile korunmalıdır. Bulmak zor, kaybetmek kolaydır. Zor olan; onu göz gibi korumak,
yaşatabilmektir.

Bir kötü söz yeter, bitirmek için. Öyle bir söz çıkar ki dudaklar arasından,
istemli ya da istemsiz; bir anda her şeyi bitiriverir! Sonra, ara dur bakalım!

Hani, az önce avuçlarınızdaydı. Küçük bir kuş gibi mutluluk veriyordu.
Sıcaklığını duyuyordunuz, yüreğinizde. Damar damar dağılıyordu, ılık ılık akıyordu, kanınızla içinize. Tüm vücudunuza yayılıyordu. Uçtu, gitti işte! Gelir mi bir daha? Asla! Hangi kuş azat edildikten sonra geri dönmüş?

İnsanların, en çok muhtaç oldukları, sevgi… Aşk, onun kremalısı… Yokluğu
kedere gark eder, çılgına dönersiniz! Bulunca, bahanelerle geri çekilirsiniz.
Kaybedince, beyninizden vurulmuşa dönersiniz ama iş işten geçmiştir, artık!

Ne olurdu, yıllarca aranan sevgi, bulunduğunda gereken yapılsaydı? Zaman, mekan ve beraberliğin gittikçe yoğunlaşan doyumsuz tadı, paylaşıla paylaşıla çoğalıp tüm dünyamızı mutlulukla doldursaydı! Her anı, fark edile fark edile yaşansaydı hayatın!

Sevgi, daima alıp verdiğimiz bol oksijenli hava gibi bulunmaz bir nimettir.
Hayatta kalabilmemiz için günde binlerce kez nefes alırız da aklımıza bile
gelmez, onun ne kadar değerli olduğu, ne işe yaradığı. Yaşamamız için ilk
sırada olduğunu ve en gerekli ihtiyacımızı giderdiğini düşünmeyi bırakın, nefes
alıp verdiğimizin bile farkına varmayız, çoğu zaman. İlk adımlardan sonra, belli bir tempoda devam etmeye başlayan, adeta istemsizleşen yürüyüşümüz gibi
monotonlaşır, önemsizmiş gibi, hissedilmeden sürer gider, nefeslerimiz.

Ne zaman havasız kaldık, oksijensiz bir ortama girdik, nefes alamaz olduk, işte
o zaman kıvranmaya başlarız, hattâ çırpınmaya! .. Nefes alamamak gibidir
sevgisizlik! Boğulacak gibi oluruz, sevgisiz kalınca! .. Yüreğimizi ısıtmakta
olan o kaynağı kaybetmeden, yokluğunun nelere mal olacağını bilemeyiz.

Neden, binlerce nefesin bir tanesini aldığımızda, durup düşünüp şükretmeyi
bilmeyiz? Neden, sevildiğimiz söylendiğinde çılgınca sevinip, derinliğine hissedip, Sevgiyi Yaratan’a hamd; hissedip hissettirene teşekkür etmeyiz? Neden, karşılığını vermede cimrilik yaparız?

Sevgisiz yaşamak, yaşamak değil, sürüklenmektir. Tuz kadar önemlidir, sevgi.
Tuz, baklavaya bile girip her şeye gereken tadı verir. Yaşamımızı tatlandıran
odur. Yavan bir hayat, ruh hastası yapar insanı, hattâ delirtir. Hatırlasanıza,
sevgiyi hissettiğinizde nasıl değişir evrenin rengi; suyun, ekmeğin tadı! Neler
söylemeye başlar, her gün dinlediğiniz, dilinden o ana kadar pek bir şey
anlayamadığınız şarkılar, türküler, şiirler! Ne güzel doğar güneş, çiçekler ne
kadar güzel açar! Ne kadar güzeldir yaşamak, nefes nefes sevgi alıp vermek, ne
güzeldir!

Sevgi, yüreğimize inen en doyulmaz duygudur. İnsan, mutluluktan öleceğini
zanneder, hissettiğinde! .. Bir şiirdir, sevmek. Sevmek, bin şiirdir. Bir sevmek, binlerce şiir demektir. Nasıl, bir sözcük, bir işaret, bir şiiri bozarsa, yanlış seçilen bir sözcük de bir aşkı bitirir, mahveder, bozar!

Her şiir, bir başka musikidir. Bir notanın hakkı verilmezse, eser bozulur.
Sevginin de hakkı verilmelidir! Sevginin hakkı; karşılık vermek, sadakat ve
saygıyla korumaktır. Yaşatmak için emek vermek, gereken özeni göstermektir.

Sevgi, demek, emek demek!

Onur BİLGE
DENEMELER
www.kafiye.net