Susuyorum…

Gerek kalmadıkça, hiç kimseyle konuşmuyorum. Bu aralar nedense böyleyim. Ne bir kelime kuracak mecalim, ne bir kelimeyi kaldıracak gücüm var. Ne ateşlerde yanıyor gibiyim, ne kar altında üşümüş gibiyim. Uzun bir boşlukta salıncakta sallanır gibiyim. Ne ölüm gibi bir şey bu, ne de
yaşamak ağrısı. Hissiz bir ruh halinin geçiş dönemindeyim. Var olmak ve yok olmak arası duygu çılgınlığının ortasındayım. Buraya kadarmış sanki tüm yaşananlar ve olmayacak gibi sanki sonralar. Manasız bir boşluğun içinde zamansızım, anlamadığım ve anlaşılamadığım boyutta sadece susuyorum…

Hayat, bin bir güçlüğüne rağmen verilmiş bir nimettir. Ömür denilen zaman, çok kısa ve her şey aslında bir oyundan ibaret. Çok derinlere inmeye gücü olmayanın derinlere inmesine gerek yoktur. Çünkü o derinlikte kaybolur… Aslında her anlamsızlık başka bir anlamı gizler. Önemli olan o anlamları bulabilmektir…

Susmak, derinlere inmek gibidir. Güç ister, sabır ister… O derinlerde kaybolmadan güçlenerek çıkılmak şartıyla derinlere inilir…

Susmak bir eylem, bir çözümdür ama amaç orada boğulmak değildir.. Bir filmin bitişi, yeni bir filmin başlaması da değildir aslolan… Mesele oradan çıkmamak, bulunamamak da değildir.. Mesele; hayatın bir oyun içinde sürüp gitmesidir… Yaşanılan her türlü duyguyu hissedebilmektir.

Susmak, sebebi ne olursa olsun anlamlıdır ve çok marifet isteyen bir eylemdir. Karşımızdaki çoğu zaman bu susmayı anlayamaz. Çünkü onun erdemine ulaşmamıştır.

Susmak; sessiz çığlığın haykırması, haklı
duyguların yoğrulması, sevdiklerimizi incitmemek adına kelimelerin yutulmasıdır. Bencil, saygısız, duygudan yoksun, salt kendi fikirlerine değer veren ve önemseyen insanlar topluluğunda onlarla aynı dili konuşmadığının göstergesidir…

Susmak; ince ince işlenmiş dudağın, sabırla örülmüş sanatıdır… Onun içindir ki bunu becerebilmek gerçekten zordur. Bir kabulleniş, yenilgi ve cesaretsizlik değildir. Cevaplanamayan sorular ve korkulan bir kaçış ise hiç değildir. Susmak, her babayiğidin harcı da değildir üstelik. Bir asalettir, vicdandır ve kelimelerin yürekle dansıdır…

Tatlılıkla, güzellikle ve saygıyla konuşarak anlaşılamayacak konu yoktur. Fakat güzellik ve saygı ile konuşabilmek yerine; kötü söz söyleyenlere, kalbini bir hiçmiş gibi incitenlere, sözlerini takıp
dillerine savaş yapanlara ve haddini bilmeyenlere en etkili cevap, SUSMAKTIR…

Mevlana Hazretleri ne buyurmuş:

”Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir cevabım var, lakin; bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye..”

Ben de anlamadığım ve anlaşılamadığım durumlarda susuyorum, kalemim konuşsun bundan sonra…

Ümran YILDIRIM (KENDİME NASİHATLERİMDEN..)
www.kafiye.net