Tuğba Aras

                                                   KALEM

            Düşünsenize Franz Kafka’nın ‘’Dönüşüm’’ kitabının başkarakterisiniz ama böcek değil de kalem olarak açıyorsunuz gözlerinizi dünyaya. Belki ilkokul çocuğunun ‘’Ali Ayşe el ele.’’ Cümlesini 30 kez yazmak zorunda olan tahta ve çürük bir kalem, belki liseli bir aşığın her teneffüs kütüphaneye şiir yazmak için koşarken elinden düşürmediği mavi çiçekli bir kalem, doktorun asla anlaşılmayan el yazısını tahammülü kalmamış pilot kalem, öğretmenin boş dersi doldururken deftere attığı kırmızı imzanın sanatkarı… ‘’Sonuçta kalem işte.’’ Demeyin. Hepsinin ruhu, ruhunun amacı, rengi, dokusu, duygusu var ve hepsi çok başka. Ben her şeyi her şeye bağladığım, her şeye bir hikâye uydurduğum, anlam yükleyip gerekli gereksiz değer verdiğim gibi kalem içinde yapabilirim bunu. Mesela benim kalemim bazen benimle yaşıt olup hüzünlü yazılarımda benimle birlikte gözyaşı döker. Benim gibi denizde yürümeyi çok sever. Sevdiğim şarkıları geceler boyu birlikte deneriz. Çok duygusaldır, tinseldir. Kendine çok anlam verir sonra anlamlar içinde kaybeder kendini. Benim gibi. Bazen 3 yaşında kocaman badem gözlü simsiyah göz bebekli bir Tubiş olur. Yazarım, her şeyi yazarken öğretir ona. Şaşırır bana. Hatta ‘’hani şey hemşeri olacaktık’’ der, ‘’evinin temeli sağlamdı’’ der. Verdiğim, yazdığım her cevapta şok olur küçüğüm. Üzülür, ağlar ama ne yapalım… Sonra söz veririm üçlük kalemime ‘’her şey iyi ve iyice yoluna girecek’’ derim. İnanır, inandırırım.

Bir de bir bakmışım gökyüzü mavisi kalemim olmuş bana 50 yaşında tombik bir teyzecik. Teyze olmuş ama hala Tubiş. 50 yaşında gözaltları kararmış, gözlerinin akı ve siyahı birebirine karışmış, saçlarında mini mini beyazlar… Onunla yazı yazarken hep güler bana dalga geçer gençlik halime sevecenliğime, pozitifliğime, kahkahalarıma, peri gibi uçarak geçtiğim yollara… Hepsine ölür gülmekten. Sonra karma bulur beni. Sen misin o 3 yaşında, minicik Tubiş’i üzen. Al başına 50 yaşında teyze Tuğba’yı. Bir üzer beni, bir ağlatır. Perişan eder sonra ‘’ömür çok, bekle’’ der. Bekliyorum ve biliyorum ki hiçbir zaman ne yaşlı aksiliğimden bebekleri korkuturum ne de kafam eskide kalır.



Tuğba  Aras / 27/11/2023 Karabağlar
www.kafiye.net