GÜLPEMBELİ GÜNLERE MERHABA!!!


Çocukluğumuzun Gülpembe tadındaki günlerini ne çok özledik!!!

Tozpembe hayaller kurardık…

Büyüyünce hangi mesleği seçeceğimiz konusunda birbirimizle sanki yarış ederdik.

Oynadığımuz oyunlarda; daha çok öğretmen, doktor ve anne olmayı tercih ederdik. Çocuk aklımızla bile bilirdik, hayatımızın mihenk taşlarını…

Eğitim anne kucağında başlardı, öğretmenle devam ederdi ve sağlıklı bir nesil doktorlarımıza emanetti. Akıl ve ruh sağğımız yerindeydi, gülpembeli günlerde.

Tükenmişlik sendromu nedir bilmezdik, mesela.!!! O zamanlar herşey tozpembe görünürdü bize.

 

Yıldızlar uçuşurdu kafamızda.

Tüm hayaller, Gülpembe olurdu.

Birazcık büyüyünce de, kırmızı renkle tanışırdık.

Çünkü; damarlarımızdaki kan, yüreğimize kırmızı nokta atışlar yapardı.

Bunun adı neydi? Aşk mı ? Yürek kıpırtısı mı? Yoksa; Gülpembe’li günler, kırmızıya mı dönmüştü. Kırmızı mı, Gülpembe mi daha iyiydi? Bence; her iki renkte, zamanında güzeldi.


Tekrar Gülpembe tadında günler, a
şkla çarpan yürekler görmek, biraz zor gibi görünse de içimden bir ses; Gülpembe’li günlere Merhaba demek istiyor. Ama; küllerinden yeniden doğan Anka kuşu misali…!!! Kaf Dağı’nın ardına gizlense de umutlar, elbet bir gün Günışığı’na kavuşacak ve filizlenerek nam salacak yüreklere.

Merhaba Gülpembe’yi sevenlere..



Kezban KOÇAK-İstanbul / 02.12.2022
www.kafiye.net