Temizlenme



Uyurken biri kapıya israrla vurduğunu duydum. Pencereden şiddetli kar yağan kış gecesine bakarak rüya olduğunu düşünmüştüm… Başımı battaniyeye sarmıştım ve uymaya devam edecektim.Ama yeni güçle kapıya vuran gümbürdeyen ses geldi ve erkek sesi:

-Açın, lütfen, açın!- diye ben kapıya koşana kadar ısrarla bağırdı.Kapıyı biraz açtıktan sonra bir ev aşağıdaki genç komşularımız: Tilek ve Gülbarçın’ı gördüm. Aynı zamanda bebek sesini duydum. Paltosunu açık tutarak elbisesinin geniş eteğini kaldırmış ve taytıının belinden sıkı çekiyordu. Onun haraketlerine şaşırarak kış gecesinde çığlık atan sesin nereden geldiğini arıyordum. Sonra akıl almaz şey gördüm… Gülbarçın’ın taytında yeni doğmuş bebek ağlıyordu!

Kapıyı açıp karı-kocayı eve aldım da kaynanamı uyandırdım. Gülbarçın direkt mutfağa geçti de, hemen yere yattı.Hayatında bir çok şey gören kaynanam durumu değerlendirerek benzi sarardı, dudakları titriyordu. O sadece kelme parçalarını söylüyordu: “ Kesk.. Keski..”. “Bükümlü..Bükümlü.” “Temiz” , sadece sıfatlar…İnsanın şok durumundaki fenomeni sadece psikologlar anlatabilir bence. Kaynanam çıplak ayakla kar üzerinden koşarak dışarıdan ağır ağaç kiriş getirdi. Ben çok keskin bıçak, siyah ip ve ütülenmiş temiz çarşaf getirdim. Göbek bağını iki noktadan bağladık ve kirişe koyarak kesmeye başladık. Siyah iple bağlanan göbek bağı beni şaşırttı. Ben sordum:

-Biz doğru yapıyor muyuz? Önceden yapmış mıydınız?

Zavallı kaynanam cevap vermeden onaylamak için başını salladı ve dirençli göbek bağını kesmeye devam etti. Yerdeki kanı gördükten sonra ben yarı baygın halde durdum. “bebeği doğuran yeri” sormayın bile, onunla kaynanam uğraşıyordu. Sadece içinde bir şey kalmasın, doğum yapan kadın için bu çok tehlikeli diye endişelendiğini hatırlıyorum. Ben bebeği çarşafa sardım, elimle ateşini kontrol ettim, doğum yapan kadına battaniye örttüm, sessiz bir dehşet içinde kanı temizledim. Sonra kendimi toparlayıp kocanı uyandırdım:

-Hemen arabayı çalıştır! Hastaneye götürelim,kanama olabilir!

Kaynanam dikkatlice bebekle ve talihsiz loğusa kadınla uğraşıyordu:

-Niçin zamanında doğum evine gitmediniz?

Genç kadın zayıf sesle cevap verdi:

-Bugün gittk, ama onlar: “erken, yarın gel” -dedi

-Evde büyüklerden kimse yok muydu?-diye sordu yorulmuş ve solgun görünen kaynanam.

-Evde kaynanam var, ama onu uyandırmak istemedim-diye cevap verdi Gülbarçın.

“Araba çabuk çalışsa, kanama olmazsa, enfeksiyona yakalanmazsa, doğumevine götürsek”-gibi düşünceler vardı.

Gülbarçın’ın kaybolmuş kocası Tilek geldi, elini silerek, gülümseyerek sordu:

-Kız mı ,erkek mi?

Ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Çünkü şok halinde bebeği çarşafa sararken onun cinsine bakmamışım.Bu durumda butün kadın milleti adına üzüldüm. Kadınlar hayatını riske atar, çok acı çeker. Erkekler ise bu dehşetli durumlarda nereye kaybolur?..Kendim de beklemediğim halde sert davrandım:

-Evine koş, bez, sıcak battaniye, karına yedek kıyafet getir!

Tilek eliyle yüzünü sürerek eve koştu. O geldi, biz Gülbarçın ve bebeğini arabaya bindirdikten sonra doğum evine gittik. Giderken onların evinen bizim eve kadar kar üzerindeki kan damlalarını gördük.

Hastaneye giderken benim kocam da gülümseyerek sordu:

-Erkek mi?

Gülbarçın, ben ve kaynanam gözyaşlar içinde gülümsedik. Doğum evinde genç anne ve bebeği doktora gitmeden önce hepsimiz bebeği elimize aldık. Ele alan her birimizin yüzümüz gülüp duygusallaştık ve duruşumuz değişti. Bu karlı gecede katarsis durumu yaşandı, Allahın hediyesi olan bebek bizim ruhumuzu temizledi…


Gülnar Emil
www.kafiye.net