Bilmecenin Çözümüydü


Karanlık;

Boğulan birini yutan bir göl gibi

Nasıl da sessiz ve kıpırtısız…




Bir şeyler hep kilit altında

Örülmüş duvarlarıyla ulaşılmaz.

Yoksa yarı uyuşuk beynim

Anların haddini, hesabını mı yazıyor?..




Mavi bir serinlik kanıma karışsa rahatlatsa…

Yorgun duyularım hafif bir uykuyla sarmalansa…




Varlığımın esası, ortaya koyduğu;

İç dünyam kaybolup gitti.

Saatler ki uykuya dalmış olmalı.

Yoksa zaman mı akıl almaz bir yavaşlıktan geçer?




Kafamda bir perde kapanır,

Ne diyeceğimi unutturur.

Bilesin o perde kapaniverirse

Tehlikeyi sezemem aptala dönerim !..




Peki nasıl başladı,

İtiraf edilmeden yaşanan onca şey?..

Sadece arzulayan ama talep ede meyen…

Sadece vaat eden ama vermeyen…




Kör yarasalar dolanmasaydı birbirine,

Kağıt yığınları mezarlarından çekip çıkarılmazdı!




Ruhum tümden yabancı

Göz kapaklarımın ardına saklanır

Çatlayan dakikalar bile sabırsız

Dudaklarımda oldular hayalperest!




Yıldızlar bir gök gibi üstüme kapansa ya!

Bütün o aydınlık rengârenk sözcükler

Hüznün patikasından bi çıkamadı.




Yetmedi yüreğimin kabarması

Damla damla kanıma karışması

Düşlerimin kayıtları,

Ne insanlar tanıdı

Kendi hayatının sıcak rahminde sakladı.

Görünmez,

Dokunulmaz,

Sezilmez,

Sadece yaşanabilen bir sırdı!..



Bu şiir üstünkörü bir bilmecenin çözümü.

Yoğun ve ağır mı ki tınısı?..



İlknur Yıldırım

27 Temmuz 2022

İzmir’den…
www.kafiye.net