KIRILINCA KALEM



Kalem kalemi kırınca kalp ister istemez kırılır. Kırılan kalp ise cam parçaları gibi dağılan kalbin içerisinden gökyüzüne doğru yıldırımlar çıkar. Tekrar yeryüzüne inmek, yeni güzellikler keş fetmek için bulutların arasında dolaşarak yağmur taneler eşliğinde yeni bir aşkı bulmak için yeryüzüne inecektir.

Kalem kendi kendisini kırarsa bunun sebebi kimseye zarar vermemek, kimsenin işine karışmamak ve mikser gibi çevreyi karıştırmamak için Kalem kendi kendisini kırar ve sonsuza dek de susar. Susmak kader ise kalemin kendi kendisini kırması da bir kaderdir. Bu nedenle susan kalemi rahat bırakmak enguzelidir.

Kalemin görevi tüm doğruları, güzellikleri, eğrisiyle doğrusuyla, yanlış doğru ayırt etmeden olduğu gibi yazması ve sonunda da kendi kendisini kırması da doğaldır.

Kalem çok ince ve narindir. Tutanın elinde istemeden de olsa ya kaba kuvvetle ya da hırçın bir şekilde kullanılarak kendi kendisine kırılmaya mahkum da ediliverilir. Kırılan Kalem değildir aslında. İnsan ve insanın yaşama sevinci, duyguları, umutları, beklentileri, başarılar, hüzünleri, karmaşık istekleri… Evet bu nedenle Kalem ince ve narin olduğu için kalemi tutan el de çok ince, narin, ileri görüşlü olmalıdır. Zarif, anlayışlı, hoşgörülü, sadakatli, cazibeli ve adaletli olan kalem sonunda kendi kendisini imha eder ve kırar.

Kalem gibi olabilmek, kalem gibi yaşamak, Kalem gibi sonradan kendini kırmak sanırım tüm duyguların tek çatırdayan sesli anlayışı olacaktır.

Saygı ve sevgilerimle.




14.07.2022 / Perşembe – Karabağlar

Hüseyin Durmuş

Emekli edebiyat öğretmeni

Şair yazar
www.kafiye.net