KIR ÇİÇEKLERİ GETİRDİM ANNEM SANA…



Güneşi kıskandıran sımsıcak sevginin,

Sınırsız merhametli kucağının,

Gözlerindeki engin deryanın,

Karşılığı kimde var annem?

Küçükken başucumda söylediğin ninniler,

Halen kulaklarımda çınlar…!!!

Düşüp bir yerimi yaralasam,

Senin için sızlar…!!!

Canından can gider sanki!…

Kimse senin gibi sevemez inan ki!…

Elimi hiç bırakma annem!…

Sana tüm kır çiçeklerini getirsem,

Koklasan, koklasan benim niyetime.

İçine çeksen doyasıya…!!!

Ben de yavrumu kokluyorum senin gibi.

Ama doyamıyorum annem,

Ne sana, ne de yavruma.

Meğer anne olmak ne kutsalmış…!!!

Ben de anneliği tadınca anladım.

Bir yerim ağrısa çok üzülürdün.

Ayağıma taş değsin istemezdin.

Kıyamazdın yavrularına…!!!

Hepimizi ayrı ayrı sever, koklardın.

Tıp kı, kır çiçeklerini koklar gibi…!!!

Hiç birimizi ayırmazdın severken.

Kişiliklerimiz farklı farklı olsa da,

Senin gözünde kır çiçekleri gibiydik.

Hep güzel, hep yeni açmış tazelikte.

İşte ben, kır çiçeklerini bir başka severim.

Senin engin sevgini hatırlatırlar hep bana.

Kır çiçekleri getirdim annem sana.

Aç kucağını kokla doya doya…

Ne yapsam azdır, hakkını ödeyemem.

Ayaklarının altını öpsem, öpsem…

Hakkını helal etsen bana…!!!

Kır çiçeklerin kurban olsun sana…!!!




Kezban KOÇAK-İstanbul / 08.05.2021

www.kafiye.net