Film, dizi seyretmek



Onca filmi, diziyi seyrederiz,bolca da kitap okuruz ya sonra…

Kendi hayatımızı düşünürsek eğer, bizler de bir hikayenin içindeyiz. Acılar, sevinçler, mutluluklar, kırgınlıklar, sevmeler sevilmeler diye uzar gider fakat tüm yaşadıklarımızın sonunda gerçek olan şey zamanın acımasızlığıdır.

Hiç tanık olmadığımız ya da öğrenemeyeceğimiz hayatlara birer pencere açılır adeta. İnsan neden bu pencereyi açma gereği hisseder biliyor musunuz? ..

Günümüzde bireyin, dolayısıyla da toplumun gündelik hayatta yabancılaşmayı yoğun olarak yaşadığını görüyoruz. Zamanın getirdiği yenilikler beraberinde birçok şeyi de söküp aldı. İçi boşalan insan içsiz, ruhsuz ve anlamsız bir varlık haline geldi. Çevremize, benliğimize en önemlisi de kendi ruhumuza yabancılaşmış durumdayız. Eskinin samimi, sakin yaşamı yerini sahte insan ilişkilerine bırakıldı.

Ruhu özünden boşalan insan; idealsiz, umutsuz boş bir hayatta yaşam mücadelesi içerisinde ne yazık ki. Değerler anlamını yitirdi.Hayatın merkezine koyacak anlamlı bir şey bulamayan, kendilik bilgisini de kaybeder. Sonuçta yaşanan hayatlarda sanal aşklar, sevgiler, ilahlar edinilerek yapay anlamlarda tat aranmakta kaçınılmazdır.Hayat hissedildiği gibi değil hissettirildiği gibi duyumsanmaktadır.

Bu yaşadığımız yada yaşatılması istenilen sistem ne yazık ki,insana vadettiği şeyden ortaya çıkan mutsuzluğun yansımasıdır !..

Sevgilerimle…



İlknur Yıldırım
www.kafiye.net