Derya Balcı





Cengiz Aytmatov – Elveda Gülsarı

Öldürdüm seni, oğlum Karaoğul

Dünyada kimsesiz kaldım, oğlum Karaoğul…

Çağdaş Kırgız edebiyatının usta anlatıcısı Cengiz Törökuloğlu Aytmatov’un başyapıtlarından biri olan Elveda Gülsarı adlı romanı yaşamla ölümün sınırında bir muhasebedir. Çağdaş Kırgız edebiyatı 1920 yılından sonra gelişmeye başlamış ve Ekim Devrimi’nin etkisiyle de bu dönemde toplumcu gerçekçi bir düzlemde eserler verilmiştir.  

Elveda Gülsarı’da bir atın yaşam döngüsüyle bir insanın ve toplumun yaşam döngüsünü eski – yeni, gelenekçi – modern düzlemde karşılaştıran, evcilleşmeyle modernleşmenin trajik sonuçlarını mükemmel biçimde konu edilir. Eserin olay örgüsüne baktığımızda sondan başa doğru ilerleyen, sonra tekrar başa dönen bir olaylar zinciri görürüz. Geriye dönüş tekniğini başarıyla uygulayan yazarımız bu başyapıtında kendi yaşamından da izlere yer vermiştir. Eser, Gülsarı adında kocamış, cılız bir kula beygiri ile yaşlı Tanabay’ın yaylaya tırmanan yolda ilerlemeleriyle başlar. Sonrasında Tanabay ile Gülsarı’nın tanışmaları, yılkıdaki güzel yaşamları ile devam eder. Tanabay, rejim yanlısıdır ve hükümetin istekleri doğrultusunda istenilenleri yerine getirir. Arkadaşı Çoro ile beraber köylerinde kolektif çiftlik işletmeleri, kolhozu icra ederler. Gülsarı ile Tanabay’ı Çoro tanıştırır, Gülsarı’yı Tanabay’a yetiştirmesi için verir. Başarılı bir rahvan at olunca Gülsarı’yı kooperatif başkanına vermek zorunda kalır. Gülsarı, burada zor ve sıkıntılı günler yaşar. Tanabay da Gülsarı’dan ayrıldığı için üzgündür; atından ayrılmak sevgilisinden ayrılmak gibidir. Eşi Caydar bu durumu bildiği halde sürekli olarak Tanabay’a akıl verir, ona destek olur. Yılkıdaki görevden sonra Tanabay’ı ülkenin kalkınmasına katkıda bulunmak için, komünizmin yerleşmesini ve partiye hizmet için koyun çiftliğinde yeni görev verilir. Tanabay kabul etmek istemese de partiye olan inancından dolayı, ki zamanında ağabeyini kanunları uygulamak adına sürgüne göndermiştir, bu görevi kabul eder. Koyunların döl zamanı çok sıkıntılar çekerler. Dönem yapılanması, hükümet sistemi, mülkiyet anlayışı bütün sıkıntılarıyla gözler önüne serilir. Tanabay, kötü koşullar altında bu görevi yerine getirir. Yanındakiler işi bıraksa bile o bırakmaz. Sürekli teftiş edilen Tanabay partiden, eski katkıları adına ayrıcalıklı bir şeyler bekler fakat gerçekler beklentisi gibi olmaz. Bir gün teftiş memuruna isyan edince halk düşmanı suçlaması ile partiden ihraç edilir. Çoro hastalanmıştır. Gülsarı da iyice yaşlanmıştır ve Tanabay’a geri verilir. Çoro’nun cenazesine Gülsarı ile gider Tanabay. Oğlu babasının vasiyetini kendisine iletir. Son isteği parti üye kartını ilçe başkanlığına Tanabay’ın götürmesidir. Tanabay isteği yerine getirir. Çoro’nun ölümü kimsenin umurunda değildir. Kartı verir ve evine geri döner. Oğlu ve gelinini ziyaret eder ve gelini eşinin meslek hayatında ilerleyemeyişinin nedeni olarak Tanabay’ı görür ve kayınpederine kötü davranır. Tanabay, hayal kırıklıkları eşliğinde  Gülsarı ile son yolculuğuna çıkar.

 Cengiz Aytmatov, Elveda Gülsarı romanında, yalnız insanların değil, hayvanların da psikolojisini başarıyla anlatmıştır. Eserde Gülsarı’nın bakış açısından anlatılan bölümler yer alır. Yazar, rahvan ata, insani özellikler atfetmiş ve bunda da başarılı olmuştur.

Elveda Gülsarı, Çarlık Rusya’nın yıkılmasıyla özgürlüğüne kavuşan Kırgızların yaşadığı büyük coşku, değişim fikrinin büyüsü, toplum ile birey, insan ile doğa arasındaki ilişki ustalıkla işlenmiş realist bir eserdir. Özgürlüğün ardından gelen yozlaşma ise hüznün kaynağı olur.

Bu eser, yitirilen özgürlüğe, eşitliğe, dostluğa, aşka ve tutkuya yakılan bir ağıttır.

Cengiz Aytmatov, Elveda Gülsarı, çev. Mehmet Özgül, KTB Yayınları, İstanbul, 2018.




Derya Akar Balcı
www.kafiye.net