Anasız Ev Olmuyor




Vakti zamanında

elime bir kağıt parçası değdi o değiş…

Neden insan geçmişe saplanıp kalır?

bir süre sonra duyduğum sesler

tek bir kelimeye

tek bir emre dönüştü;

‘Uyu!’




Parmaklarımla kavrarken emaneti

heyecandan ters tuttuğum

üzerinde yazılıydı ‘Melek’ ismim

döndürmeden sözü diyorum peşinen

şu özlemim günbegün yaşanmakta

bakıp da görmeyi bilmeyen

neye baktığını anlatabilse

Rüya işte!




Yazmasının ucuyla silerken göz yaşlarını

anamı avluda ocağı yakarken buldum

üstündeki fistanın renkleri solmuş

yanında bir leğen hamur

belli ki bazlama yapacak

oklavayı bırakmadan

kollarının arasında

çocuklar gibi öpüldüm

Ne kadar uyuduğumu bilmiyorum

ve tekrar dalmışım




…Arnavut kaldırımı üzerinde

salına salına yürüyorum

kocaman kara gözlerim

ki insanı delercesine

uzun dalgalı saçlarım

arkamda kapkara sular gibi dalgalanıyor

…bir figüran şimdide içini döken

bacaklarını bükmüş

dizlerini çenesinin altına kadar çekmiş

ellerini de dizlerinin altından kenetlemiş

saçları kabarık

gözlerinde korku




Böyle karşımda görünce

var mı izaha zor kadınım

sözde hafif küfürlüyüm

ben,’Kader, ne yaparsın!’

gözümün nemi aynı şiir gergefinde




Bak ki anlamaz göz kapaklarım

bocalıyor kendi dilince keşkelerim

yakalamışken hüznü çocuk yüreğim

bağrımdan var git

git ki cümleme noktayı koyayım




Ahh ah olsaydı yanımda

ana kucağı… ya baba ocağı?




Sevdiklerimin üzerine soğuk toprağı yorgan yapar mıydım

cennete çevirirdim inan ki cehennemi

cismimi yoklara saydım

İyi ya! mana dünyası benimkisi

can candan ayrı sunmuş yinede buseyi

dolduramadı söz yaşları

sırça kasemde ödeşmeyi




Bir dakikada burukluk ve sevinç

insan tuhaf oluyor

hep bir eksik eteğe dökülüveriyor

kendi içinde büyüyor

vücut buluyor

siliyor varı yoğu

sonra mı

gözden kayboluyor

ortalıkta yoktun sırdım diyor




Laf aramızda

aşka bile tamah ederken

sinirimi bozan despotluğum

daha söz tamamlanmadan

tükürüğü suratıma yediriyorum

etrafıma bakıp kimseyi gösteremiyorum

hangi biriyle başa çıkacağım ki

üsteleyip durmayın!




Bana mısın demiyor bu asır

gelecek düğüm ilmek

tutarsızlığı ile diz boyu

gerdikçe geriyor bam telini

bir yalancı aranıyor baydı içimi




Demem o ki

düş kurmak güzeldir

ama düşleri yaşama geçiremeyince

düş kurmaktan yoruluyor insan!



İlknur Özgün Yıldırım ___15 Nisan 2015___ Salı

www.kafiye.net