Kahve Demişken




Bazen özlenen bir dost, bazen huzurla düşen bir yağmur, bazen en içten bir tebessüm… bazen de zamanın en seçkin anı….kahve zamanı…

Kahve demişken;

-Ben müsaadenizi isteyim artık.

-Aaaa! Olur mu hiç!

-Vallahi bırakmam bir kahvemi içmeden…

-Zahmet etmeyin lütfen, ne olur!

-Aaaa! Zahmet de neymiş, olur mu öyle şey!

-Oturun lütfen, hemen ben bol köpüklü bir kahve yapayım, içeriz karşılıklı…

Sevin kahveyi seven dostları. Sevin “Aaaa! Vallahi bırakmam bir kahvemi içmeden…” diyen can dostları. İçtenliğin, sevginin, dostluğun en munis dalgaları çarpıyordur onların yüreğinin turkuaz kıyılarında.

Sevgiyi harmanlayan, aşkı yudumlayan… yüce gönüllerde ayrı bir dildir kahve. Evet, bir dildir kahve hem de gönülden gönüle en içten duyguları taşırken bir sevgili elinin sızlayan bir yaraya “Rahat ol, endişe etme şimdi geçecek…” diye dokunuşu gibi.

İçtenliğin, sevginin, güvenin, paylaşımın, aşkın… buğu buğu, koku koku yüreklerde köpüklenmesinin diğer bir adıdır kahve. Kırk yıl ömür biçilmişse de kahveye; gönüllere düşen aşklar, yakıcı sevdalar, ebedi dostluklar yıllarca kalır o efsunlu içeceğin telvesinde.

Tadına doyum olmaz elbet tavşankanı çayın da dostlukların perçinleştiği sıcak ortamlarda. Lakin çay, dudak payına serptiği sıcak tebessümlerle daha çok kalabalıkların damağından yüreğine akarken; kahve, adam seçer, yalnızlığı tercih eder; sırrı, sevdayı, aşkı, candan olmayı… sunar her yudumunda pişip olgunlaşmış yüreklere. Nazlıdır kahve; hatır ister, kıymet bekler. “Yüzüm kara olsa da aldanmayın, ben yüz ağartırım.” der. Alıngandır, tez kırılır nazlı bir yar gibi… Sevmez aslında şarkılarda bile kendini sadece bir dostluğa payanda gören “Gönül sohbet ister, kahve bahane….” sözünü. Sadece sohbete vesile olarak görürsen beni der sonra dönerek damat adayına: “Ben vesile olmasam nasıl kavuşacaksın nazlı yârine!..”

Dedim ya, kahve adam seçer. Bazen de bir kahve gibidir hayat. Bazen tatlı, bazen de acı. Kahvenin tadı değil önemli olan, onu kiminle içtiğindir. Sunun yüreğinizden bir fincan kahve sevdiklerinize ki değil kırk yıl; bir ömür yaşayın onların gönüllerinde.

“Gel bu akşam sana bir kahve ısmarlayayım.” demeyi ne çok isterdim birçok dostuma. Bir fincan kahve… Cezvesinde köpüren hatıralar, telvesinde çökmüş dostluklar ve gümüş tepsiye dökülen en lirik şiirler ve en içten şarkılar eşliğinde…

Mesafelerin bir önemi olmasa gerek gönülden gönüle akan dostluklarda. Buyrun beraber içelim o zaman gönüllerde köpüklenen orta şekerli bir kahve. Buğu buğu yayılsın dostluklar, sevgiler kahve tadında ve yarınlara…



Ergün BİLGİ
www.kafiye.net