Hayır demeyi beceremedim Kâhya!



Sözüm olsun

Tüm niçinleri sökeceğim artık

Dişlerimi söker gibi tek tek içimden

Âlemler kuracağım tekrar âlemler içinden




Billur baharlar asacağım

Sarmaşıkların filizlenen dallarına

Sulayacağım rüzgârları en sevdiğim yağmurlarla

Sonra fulyalar ekeceğim gözlerime en keskininden

Derinden yanacağım Kâhya!

Yanınca en derinden…

Uçurumları uçurumlara çatacağım

Sevda köprüleri kuracağım

Yüreğimde seken bir ceylanın ayak izlerinden




Söylüyorum Kâhya!

Çatır çatır dökülecek bir gün

Sevdanın yanağından porselen maskeler

Akrebin zehri sızacak çatlaklarından

Ve kavlayacak aşkın tüm allıkları

Sonra savrulacak rüzgârda bir engerek gömleği

Taşlanacak bir gün aşkın mermer çehresi

Söylüyorum Kâhya

Ve taçlanacak bir gün bir kumrunun titreyen sesi




Bedenlerden bedenler doğacak yeniden

Sancısız

Ağrısız

Simsiyah benekler olacak gündüzleri gökyüzünde

Ve yanacak geceleri yıldız yıldız ışıklar gözlerimde




Üşümeyeceğim Kâhya!

Resimler yapacağım en sıcak renklerden

Sileceğim

Sarıyı

Safranı

Tüm tonlarını tuvalimden

Yarin saçları olmayacak mesela…

Siyahı da

Günahı da

Geceyi de

Zeytini de

Bilmeyecek kimse

Çadırlar kuracağım ayak değmemiş iklimlere

Adı mahrem

Kendi mahrem

Adresi mahrem…




Itırlar leylaklar taşıyacak asude rüzgâr

Bir dünya kuracağım Kâhya

Ceset çehreler çıkmayacak mesela köşe başlarından

Ölüler

Öcüler

Dirilmeyecek canlarda

Gecelerin maviliğinde yıldızlar

En sevdiğim şarkılara ritim tutacak

Rüzgâr korkunç esmeyecek mesela

Rüyalardan kaçacak tüm naralar

Tek teli kalmayacak avuçlarımda sevdanın

Bir çocuk çember sürecek önümde

Uçacak âlemlere bulutlar üstünden

Ve ölürken doğanlar olacak nisan yağmurlarında




Unutmayacağım

Utanmayacağım

Yanmayacağım Kâhya!

Şiirler yazsam da yine suyun üstüne

Mısır’dan, Asur’dan sürmeler sürmeyeceğim gözlerime

Belki son kez üfüreceğim suru sessizce kendi bedenime

Bir dünya kuracağım kahya, bir dünya!…

Taç takacak hakikat, aşk ve sevda

Bir ceylan, bir serçe bir de papatya….




Sözüm olsun

Sonra çekip gideceğim Kâhya

Ateşe üflenen bir nefes gibi

Yağmur içmiş bir köz gibi

Yahut

Bedene küsmüş bir ruh gibi

Arkama bile bakmadan, çekip gideceğim bu diyardan…



Ergün Bilgi

www.kafiye.net