KEFARET


Bahar hazan mevsimi, domurlar dilim dilim
Tabiatta çiçekler üzüldü sen gidince
Dallar yere eğildi, kök toprakta sevgilim
Ağaçlar bir köşeye büzüldü sen gidince


Yeryüzüne inerken zifiri kara peçe
Yüreğimde bir çığlık, döllenir hece hece
Düşünce duvarıma çarpa çarpa her gece
Hüznümün krokisi çizildi sen gidince


Bir doğum sancısıyla yırtılırken gün zarı
Grileşti gökyüzü, yıldızlar mor, ay sarı
Savaştan çıkmış gibi gönlümün orduları
Darmadağın karşıma dizildi sen gidince


Bu ızdırap sancısı kefaret olsa gerek
Yoksa nasıl dayanır, nasıl katlanır yürek?
Altüst oldu hücreler, kalbim zehir zemberek
Aşk acısı tavında ezildi sen gidince


Büküldüm belleğimi kıvırdıkça burgular
Delilik sınırında aklım beni sorgular
Uygarlık beşiğinde büyüttüğüm duygular
Gözyaşıma karışıp süzüldü sen gidince


Ben ezel ve ebedde seni kaderim bildim
Yokluğuna çıldırıp varlığına sebildim
Aşkın kutsal elinde aydınlık bir Hâbil’dim
Kâbil’in zulmet bağı çözüldü sen gidince


Bilincim uyumadan, hatıralar aymadan
Al kanatlı şeytana ve meleğe uymadan
Hiç kimseler görmeden, ölüm bile duymadan
Ruh kılıftan sıyrılıp yüzüldü sen gidince


Sibel Orcan ( Maralı )10/03/2021-Manavgat/Antalya
www.kafiye.net